the lost symbol

entry112 galeri
    71.
  1. --spoiler--

    daha kitabın en başlarında malak çakalı katherine'a peter'ın telefonundan mesaj atıyor ya, aha orada kitabı bırakasım geldi. kadın tüm akşam abisinden haber alamıyor, defalarca aramasına rağmen ulaşamıyor ve en sonunda kendisine gelen bir sms ile hidayete eriyor. be kadın, insan bir arar, "abi neredesin, niye açmıyorsun telefonunu iyi misin, yoksa kontörün mü bitti " der. " kontör atayım mı? " diye sorar. zati peter solomon ayfonu kullanmaktan aciz bir adammış, böylesine kritik bir anda nasıl bu kadar uzun bir mesaj atsın? arar, ketrıncım birazdan oradayım merak etme der, olayı bitirir.

    hadi hacı onu geçtim, bunca yıl gözleri gibi baktığı araştırma merkezine sırf abisinden gelen sms doğrultusunda hiç tanımadığı bir adamı abisi bile ortalarda yokken alır mı? hele ki - güya- dünyayı toptan değiştirecek derecede önemli deneylerin yapıldığı bir ortama!!! size babanızdan mesaj gelse " yavrucum hikmet beyleri eve alın, ben geliyorum yoldayım " dese, siz babanızı arayıp " baba o değil de hikmet bey de kim ola, niye birlikte gelmiyorsunuz? " demez misiniz?

    hadi hacı onu da geçtim, böylesine önemli bir araştırma merkezinde dünyanın en salak güvenlik görevlisinin ne işi var? kulağında walkman, yok efendim redkins maçı varmış da final maçıymış da bilmem ne, bir laubalilik, bir adamsendecilik. ben olsaydım gösterirdim sana. oldu olacak bir 70'lik aç demlen bari göt herif.

    hadi tüm bunları bir kenara koyun, şu insan ruhunun 0,00000 bilmem kaç gram gelmesi bu kadar kolay geçiştirilir mi oğlum? başlı başına bir kitap olacak bir olayı 3-5 satırla geçiştirmişler. sanki marketten kaşar peyniri alıyorlar. insan ruhu da bilmem kaç grammış. oldu canım, görürsem söylerim.

    malakın kongre merkezinden kaçışı da çok tırt olmuş, abd'nin en iyi korunan yerlerinden biri, cıa olaya karışmış, bizim malak efendi kordonboyunda yürüyormuşçasına rahat kaçıyor, giderken sato'ya bir nanik yapmadığı kaldı anasını satayım.

    ben ki dan brown külliyatını hatmetmiş biriyim, bu kadar salak bir kurgu ve olay örgüsünü dan brown efendiye yakıştıramadım. hele ki kayıp sembolün, kelimenin incil olması da başlı başına bir zorlama. kitabın sonuna şans eseri denk gelseydim, allahıma kitabıma okumazdım bu kitabı. dünyayı yerinden oynatacak gerçekler onda ve diğer kutsal kitaplarda gizliymiş, peh! ben ki kuran'ı baştan sona okudum, incil'i yarıda bıraktım, hadi kuran bana daha ilahi daha kudertli geldi de ben incil'de afedersin bir halt bulamadım. millet ömrünü adıyor lan bu kitaplara, mesajlarını çözmek, şifrelerini bulmak için, sonunda bir arpa boyu yol anca gidiliyor, sen gelmişsin bana kurtuluş incil'de propagandası yapıyorsun.

    kurtuluş incil'de lafını sadece shawsank redemption filmine yakıştırıyorum, mükemmel bir metafor olarak.

    sana da dan brown efendi 5. kitabında kurgusal anlamda bu kadar sıçıp sıvadığın için teesüf ediyorum.

    --spoiler--
    0 ...