bu milletin seçmeyi bilmediğini bir kez daha gösteren programdır. kardeşim, bir kere de seçerken, acıya, hüzne, drama, hikayeye göre değerlendirmeyin ya. her yarışma da aynı şey. yani istiyorum ki, "en büyük acı benimkisi" tadında bir yarışma yapılsın, haykırsın yarışmacılar, doya doya verin.
hakikaten yarışmayı ilk kez baştan sona izledim ve biraz dikkatli izleyiciler fark etmiştir ki, darbukacı arkadaşım/kardeşim kör olduğu için milletin acıma duygularından faydalanarak geçmiştir finale. yani kendisi gösterisinin ardından konuşurken, adama ne düşünüyosun diyolar, "allah ne derse o", içinde "yüce rabbim ve halkım, aziz milletim" vs geçen cümlelerle tirübünler oynuyordu. adam gibi düşünceni söyle de mi? tamam allah, doğrusunu bilir ama bırak orda sana sorulana cevap ver. o sırada, acun'un bakışları çok manidardı. resmen "yeter be adam, acındırma kendini artık." diyordu.
bi kere "yetenek nedir?" sorusunu soracaksın kendine ey yüce millet. yani allah aşkına soruyorum; o arkadaşın gözleri kör olmasaydı, çıkıp oraya "aağğğğaaaacun ılığııııııcalı'nın sunduğu... -güm, güm, güm... ve bilal'in konuk olduuuuuğuu... -bum, bum, bum-" diye başlayan, sadece darbukaya vurarak, rep+emmoğlu karışımı tahammül edilemez bir şova gene o kadar oyu gönderir mıydı türk milleti? bence hayır. gelen oyların büyük bir kısmı, "gelen allah'tan geldi, görme engelliyim ama şükrediyorum bakın bana, isyan etmiyorum, hep güleç yüzlüyüm." mesajlarına karşı son derece duygusal davranan ve stv'nin "kabir ötesi" vs. formatının mübtelası olan izleyici kitlesinden gelmiştir. orada şişe çeviren barmeni, ekran başındaki herkes ağzı açık izlemiştir, gene göster gene izler; koy yarım saat gene izler, ama o adama oy göndermezler. neden? çünkü, herifin çevirdiği şişeler içki şişesi, adam barmen, günahkârın teki...
işte benim güzel ülkemin seçmeni budur; işte 7 yılda bu ülkenin ekonomisinin %50'sini yabancı sermayeye köle edenleri, sırf "eşimeeeeeee, baş örtüsü takıyor diye laf edemezsiniz; siz iz'ansızsınız, siz imansızsınız, bu ülkenin %99'u müslümandır." dedi diye, padişah ilan edenler, oy çokluğuyla başımıza getirenler, bir anlık duygu sömürüsüne teslim olanlar, bu seçmenlerin oluşturduğu bir güruhtur... yazıktır, çaresizliktir, umutsuzluktur...