--spoiler--
James Angleton, 'Soğuk Savaş' döneminde CIA'in karşı casusluk biriminin başındaydı. Yani müthiş güçlü olan KGB'nin Amerikan istihbaratına sızmasını önlemek ve karşı tarafa casus sokmak gibi zor işin başındaydı bu Angleton.
Bir süredir büyük merakla hayatını inceliyorum onun. KGB o kadar saldırgandı ki; o dönemde Angleton işinin doğası gereği paranoyak olmuştu, herkesten Sovyet ajanıdır diye şüpheleniyordu. Aile yakınları, arkadaşları, işteki diğer casuslar onun şüpheyle yaklaşımından kurtulamadılar, herkesi takibe aldı.
Onun sorgulamalarından herkes korkardı. Çünkü çok acımasızdı. Birçok insanın hayatını mahvetti, intiharlara yol açtı. Sadece bir insana güveniyordu. ingiltere'de çalışırken yakın arkadaşlık kurduğu bir ingiliz casusuydu o. Şimdi de bir süreliğine ingiliz ile Amerikan casus örgütleri arasında işbirliğini koordine etmek amacıyla geçici olarak CIA merkezinde çalışan bir kişiydi bu. Angleton hayatta bir tek ona bildiği her şeyi anlatıyordu. Çünkü iş gereği hem anlatmak zorundaydı hem de eski arkadaşlık nedeniyle ona güveniyordu.
Hayatta herkesten, her şeyden, annesinden bile şüphelenen Angleton'un bu yakın çalışma arkadaşı ve sırdaşının adı Kim Philby'di. Yani KGB'nin ingiliz servisine yerleştirdiği en yüksek düzeydeki casustu o. Yıllarca hem CIA'in hem de MI5'in bütün sırlarını KGB'ye aktardıktan sonra kaçtığı Sovyetler Birliği'nde Philby'ye general rütbesi verildi.
--spoiler--
Serdar Turgut.