Hikaye aslında günler öncesinde başlıyor. Ama ben final kısmını anlatacağım..
takvim yaprakları 7 şubat 2010'u gösteriyor.. emektar duvar saati ise 05:50'yi.. bu saate kadar niye hala uyumamışım! trabzonspor'um istanbul'a gelmiş.. lakin türlü sıkıntılar sebebiyle maça gidemeyeceğim.. ne büyük acı! bu saate kadar insan niye bunu dert edip uyumaz ki? aptal aşığım sanırım, hemde kocaman bir aptal! senin neyine ulan trabzonspor gibi bir takımı tutup kendini paralaman? ne güzel galatasaray'ı tutuyordun.. niye takım değiştirirsin 20'den sonra? niye dönersin(!).. statükoya karşı gelmen niye? git diğerleri gibi 3 kız kardeşten birini tut eskisi gibi, keyfine bak! ama yok illa başındaki beyaz saç sayısını arttıracak fiili davranışları toplayacaksın bünyede! türlü denemeler sonucu uykuya ulaşan yol keşfedilmiştir.. lakin sonsuza kadar uyumak namümkündür.. ertesi sabah uyanılıp o maç izlenecektir.. zira rakibin büyüklüğü veyahut küçüklüğü değildir önemli olan.. önemli olan trabzonspor'un gönülhanesinde bıraktığı izdir!
maç saati giderek yaklaşmaktadır.. artık dibine kadar gelen trabzonspor'u stadda izleyemenin verdiği acıdan mı yoksa tek başına maç izlemenin verdığı hüzünden mi bilinmez onurlu ama başık eğik bir şekilde evden çıkılmıştır.. geri dönüşü olmayan yola.. kahvehaneden içeriye girdildiğinde ise karşılaşılan senaryo pek iç açıcı değildir.. zira maçın izleneceği kanal açılmış lakin maçı izleyecek adam/adamlar orada değildir.. heybetli bir şekilde sandalye çekilmiş ve maçı izleyecek tek trabzosporlu olarak kahvehanedeki yer alınmıştır..
maç öncesi görüntülerde ve maçın başladığı esnada tanımadığım on binlerce adam, kadın, çocuk yüreğimin ağzına sıçacak şekilde bağırmaya başladılar: 'bize her yer trabzon!'
ulan koskocaman adamın kahvehane gibi bir yerde gözleri dolu dolu maç izlemesine sebep olan bu tümcede neyin nesi? ne anlama geliyor.. neymiş! 'bize her yer trabzon!' muş.. tövbe!
ilk dakikalarda futbolunu ortaya koyamayan bir trabzonspor izledik.. nefes alıp verme konusunda ciddi sıkıntılar yaşamadık değil.. zira yeni transferlerimizden sezer badur'un ardı ardına yaptığı 2 gereksiz faul, bünyesinde hüzün ve asabiyeti aynı anda yaşayan lenger'e fazla gelerek sitem dolu bir küfür olarak ortama yayılmıştır..
17. dakikada direkten dönen top sanki beynimden dönen kurşun gibiydi.. aldı aklımı gitti onur'un ellerine teslim etti.. tabi maçı izleyen tek trabzonsporlu olunca kahvede ister istemez 'ne yapıyor lan bu' bakışları pek normaldi..
dakikalarımız 22'yi gösterdiği vakit ise kendini bilmez, hunharca bir şekilde topa vuran umut bulut sanki bir şeyin intikamını alıyordu.. evet gooooolll! helal olsundu o 25.000 yüreğe..
aslında umut topa ayağı ile vurmamıştır.. evet ilginçtir ama futbol literatüründe yer almayan tabir ile 'yüreği ile' vurmuştu..
41. dakikaya geldiğimizde ise sahnedeki isim ceyhun gülselam'dı.. bildiğimiz tarz bir vuruş ile kaleciyi avlamayı bildi..
işin ilginç yanı sanki ezberini iyi yapmış iki futbolcu vardı.. ve sanırım iyi bir komutan.. 'kaleyi görünce vurun!'
dakikalar 75'i gösterdiği vakit ise sahnede alışılagelmiş bir şekilde rolünü oynamaya hazır bir isim vardı.. gustavo colman! top ayağına geldiği vakit içimde bir pırıltı oluşuvermişti bile.. oradan vurur!
ve vurdu.. direkten dönmesi yüreğimi buktu açıkcası.. umut bulut'un takipçiliği sayesinde farkı 3 yapmıştık.. lakin colman'ın vuruşunın direkten dönmesi..
güzel maç oldu vesselam.. serkan yine takımın dinamosu olarak sırtındaki yükü taşımayı bildi..
teo'nun ise uyum sorunu yaşadığı aşikar! yalnız ofsayt konusunda ciddi sıkıntıları var.. bunları aşması gerek.. song verilen görevi yerine getirmenin verdiği huzurla oynarken, sezer badur gereksiz yaptığı faullerle dikkat çekti.. kaleci onur'a ise pek iç düşmedi bugün.. yalnız gereksiz çıkışları ve iyi yer tutaması ilerisi için sorun teşkil edecek gibi duruyor..
aslında bugünün en çok teşekkürü hakeden isimleri ise.. takımın 61 numaralı oyuncuları idi.. evet taraftarlardan bahsediyorum.. istanbul'un tam ortasında(!) bulunan atatürk olimpiyat stadına gitmek, yaklaşık 25.000 kişi gitmek ama en önemlisi soğuk havaya rağmen gitmek gönlümde galibiyetten daha fazla yer edindi.. hepsine şükranlarımı sunuyorum!
ayrıca; umut, ceyhun ve colman! sözüm size lan! nebçim vuruyorsunuz olm o topa.. birinin bir yerine gelir falan.. dikkat edin biraz.. şimdi dağılın!
heee unutmadan! eve dönüş ise bayram havasında geçti.. doğru söylüyormuş bizim uşaklar.. 'bize her yer trabzon'muş! ama öyle çok bağırmayın lan! içim ürperiyor aniden duyunca!