tekel işçileri

entry190 galeri
    124.
  1. işin teknik boyutu herkesin yorum yapacağı cinsten. ister hükümete laf edersin özelliştirmeleri ğeşkeşi yerin dibine sokarsın,

    ister ama adamlarda yan gelip yatıp para alıyomuş iş yokmuş dersin.

    orası tartışılır ve bi karara varılmaz belki ama mutlu olduğun bi anda sakarya'da o çadırları gördüğün zaman

    hayat suratına çarpar. üşümek falan vız gelir.

    2 dakika önce yüzüne çarpan rüzgar acıtırken, biraz sonra unutuverirsin rüzgarı soğuğu, o sobalardan çıkan karbon monoksit kokusuyla

    boğulursun. belkide boğulma nedenin başkadır. çadırların aralıklarından gördüğün yüzler, nasır tutan soğuktan şişmiş

    kirli eller boğuyordur seni belkide. sen dışarda açık havada nefes alamazken onlar içeride ne yapıyordur acaba dye düşünürsün.

    astıkları afişler, kurdukları yaratıcı cümleler güldürür bi an seni.

    gülmem o an nası güleyim deme. sarı bir çadırın üzerinde akp'den 11 ay taksitle satılık kurban yazısını gördün mü, pek kolay kolay

    hissedilmeyecek bir tatta gülersin. hani gülüyo musun ağlıyo musun belli olmaz ya. işt öyle.

    arkadan bir telvizyon sesi, mitingten bahsediyor. kendilerini izliyorlar televizyonda. belki bi an kendilerini görüp seviniyolar.

    hemen sonra bir çocuk çıkıyor, babam benim 2 aydır ankarada sokakta diyor. surattaki o yalancı gülücük birden kayboluyo.

    yalancı gülücük bile 2 saniye durabiliyo ancak o suratlarda. televiyona çıkan çocuk ahmetin çocuğu. ahmete "len ahmet televizyona bak hele"

    diyolar sonra da pişman oluyolar. o soğukta insan ağlıyabilir mi bilmem, ama gözyaşlarını içlerine akıtıyo bir çoğu onu biliyorum, gördüm

    çünkü. o suratları gördüm. televizyonda ki ahmetn çocuğuydu belki ama, herbirininki olabilirdi. farketmezdi. yarın da mehmet'in ki çıkar

    zaten. daha ordalar nası olsa. sırayla izlerler.

    enteressan görüntülerden biri de orda emek mücadele ederken, yine aynı soğuğa maruz kalan, hatta karbon monoksitten bile eksik olan, seyyar

    satıcılar. aynı derdi yaşayıp, o dertten kendilerine çıkar sağlıyolar. belkide ilk defa eve daha mutlu gidiyolar.

    diğer b enteressanlıkta eldeki sigaralar. tekel işçilerinin protestosundaki en büyük dayanakları. e artık nerdeyse hepside yabancı. zaten

    adı türk bile olsa da yabancı ya neyse.

    normalde o çadırların arasından yürünüp geçilecek yol 2 dakika belki ama çok çok daha uzun geliyo insana. çoğunluk yol değiştirmeyi seçiyo

    zaten. kimisi saçımıza sincek koku diye, kimileri ya ben dayanamam diye.. kimileride bile isteye arayıp bulup geçiyo.

    hani her gördüğünün fotoğrafını çeken japonlar vardırya. ben orda bir kafile gördüm. çadırların, afişlerin resmini çeken japon turistler.

    tekel işçileri.. bir kısmı şu an da ankara'da sakarya caddesinde çadırların içinde, bir kaç sobanın çevresinde bir ellerinde çay bir

    ellerinde sigara, yüreklerinde umut, suratlarında binbir his ve belkide hissizlik, bekliyorlar. bekliyorlar.
    0 ...