haklarında "devlet bir yerden tasarruf yapsın ama bunlara istediği şartları versin," deniyor.
lan harbi kafama tüküreyim böyle bir fikri neden daha önce düşünüp, kömür yardımı karşılığında oyumu sattığım başbakanıma söylemedim. bak çözüm yanıbaşımızdaymış.
şaka mısınız oğlum siz.
devlet denen olayı anlayın bir öyle gelin.
devlet, tek tek bireyler olarak yapamadığımız işleri yapması için para ödediğimiz hededir.
devletin finansörü biziz yani. bensen o, bizsiz onlar.. hepimiz.
devlet bizden aldığı parayı memura, emekliye, hizmete, eğitime vs vs harcıyor işte. bu kadar basit.
dolayısıyla devletin tasarruf yapması, bizden ya daha fazla vergi alması ya da maaşlarımızdan kesmesidir.
tayyip erdoğan cebinden vermiyor ya bu paraları.
demek ki neymiş, iki yıldır depolarda okey tavla çevirip, asgarinin en az iki katı maaş alan işçilerin parasını sen ben karşılamışız.
yapılan emekli zammına "azmış be bu" dediğin zaman erdoğan çıkıp, "ama orada tekel işçilerine para yetiştirmemiz lazım," deseydi sikinde olacak mıydı tekel işçileri? "onlar da işçi, yeter ki onlar kazansın," diyecek miydin?
her yapılan zamda "hükümet çok rerörööö," diyorsun ya hani, erdoğan "e ama tekele de yazık di mi," deseydi ne kadar sikleyecektin bu durumu?
ya da hükümeti takiyyecilikle, oy pazarcılığıyla suçluyordun. "herşeyi oy için yapıyor bunlar yeaæ" diyordun; al işte aynı hükümet büyük bir kitleyi karşısına aldı. belki de sırf belli marjinal örgütler ve medya sayesinde günlerdir ajite edilen bu eylem yüzünden milyonlarca oy kaybedecek hükümet.
içinde bir yerde bu duruma deliler gibi de seviniyorsun evet ama bir kere bile, "lan adamlar harbi adamlarmış. kendi doğruları için riske giriyorlar." diyor musun? hayır.
çünkü ikiyüzlülük damarlardaki kana girmiş bir kere.
yarın yine kömür dağıtılır, sen yine cebelleşir durursun, "bunlar oy topluyor," diye.