bu konu hipokrat yeminini aklıma getiriyor bende nedense.
andın günümüzdeki şekli aşağıdaki gibidir:
"Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleykine kullanmayacağıma mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."
bu yeminden anlaşılacağı üzere askeri bir hastahâne de olsa hiç bir doktorun hastasını seçip seçmeme keyfiyeti yoktur. tıpkı nizamiyedekilerin hastayı türbanlı ya da türbansız diye ayrıma tabi tutma hakları olmadığı gibi...
kapı görevlileri böyle bir ayrım yapıyor mu bilmiyorum, ama hasta yakınları için böyle bir uygulama varmış. emine erdoğan olayı ile bu açığa çıktı.
bu türkiye'nin bir ayıbıdır. atatürk'çüyüm, ama bu ayıptan rahatsız olduğumu ifade etmekle kendimle çelişmediğimden de eminim.