80'lerde çekilmiş muhsin bey'i, düttürü dünya'yı izleyince aldığım hazza benzer haz aldığım 90'ların başyapıtı. hatta türk sinemasının belki de geldiği en üst nokta. zirve ve dönüm noktası. reha erdem'in de beş vakit'i vardır daha kendi halinde bir başyapıt olarak. 2000'lere dair. gene de masumiyet ayrı alemdir efendim. çok yönlülüğü kadar zeki demirkubuz'un külliyatı içinde yapmak istediğini en iyi yaptığı anlatmak istediği hikayeyi derinlikli ve toplumsal realitelerle akla kazıdığı, yansıttığı filmidir masumiyet.
film içinde film anlatma geleneği göze batmaktadır ilk olarak. bunu demirkubuz'un toplumunu hayli iyi resimlemesine yormak mümkün. iyi bir gözlem yetisi var. herkes, tepkisiz eski türk filmlerini izliyor. ceylan 'ın son işi üç maymun'da akp'nin seçim zaferini tv de noktalayan kadına gidiyorum. tepkisizlikte kendi içinde bir tepki aslında. tepkisiz tepki ancak bu kadar manidar ifadelenir yani.
yaşanılanların insan hayatında ağır travmalar yaratabileceğini görüyoruz. küçük kızın gelişimi içinde böyle. kocasıyla sevmeden evlendirilen kadının kocasını aldatıp yusuf tarafından dilsiz bırakılmasında da gördüğümüz halet-i ruhiye aslında derin yaşanmışlıkların, insanı hayatının sürüp giden karelerinde yalnız bırakmadığının tezahürü. tek taraflı değil. mevzuya sebep iki taraf içinden geçerli bir olgu bu.
ciddi bir hapishanede yatışın ardından yaşama tekrar tutunmakla tutunmamanın arasında ilgi çekici bir materyal sunulmuş. onca zaman sonra kolay olmuyor, hayata tutunmak. zaman belki de burda tek yardımcı. hele bir de işin ağır geçmişle yüzleşme boyutu tekrardan gidilip görününce, üstelik tutunacak dal yoksa ben çıkmak istemiyorum dışarıya bile dilden dökülebilir. çıkıpta yaşanılanlar ufak kızı bağrına basmaya umutsuz bir aşka yelken açmaya dahi gidebiliyor. şu uzun zaman sonra içerden çıkma psikolojisini donuk insanı inanılmaz oynayan güven kıraç başarılı yansıtmış.
demirkubuz külliyatında en iddialı oyunculukların söz konusu olduğu film açık ara budur! bir de bizden aşina olduğumuz hikaye vurucu olunca, ortaya tadından yenmez bir eser çıkabiliyor işte. diğer filmler de serdar orçin, başak köklükaya, ufuk bayraktar'ı görmüştük. iyi denebilecek oyunculuklar, masumiyette yerini aşmış oyunculuklara bırakıyor. güven kıraç, haluk bilginer ve derya alabora filmin manidar hikayesini daha büyütüyorlar. film vites büyütüyor üstatların elinde.
eşkıya'yla, her şey çok güzel olacak'la 90'larda gişe de yapan türk sinemasının kabuk değişiminin en iyi meyvesi bu filmdir!emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim bu başyapıta dair. 10 üzerinden 10! yıldızlı pekiyi.:)
edit:de sica'nın bisiklet hırsızları 'na çektiğim muameleyi puan kırmayarak aynen masumiyet'e de uyguladım. demirkubuz'a teşekkür mahiyetinde!