mulholland dr

entry111 galeri
    45.
  1. içinden çıkılması en güç ama bence en çekici david lynch filmi. bu çekiciliğin en büyük kaynağı başroldeki iki kadın oyuncu kuşkusuz. bir önceki filmi ve elbette yine bir muammalar sarmalı olan Kayıp Otoban bile bu filmin yanında daha çözülebilir kalmaktadır. yukarıdaki bir girdide filmi anlamak için verilen 10 maddenin önemli olduğu doğrudur ama çözüm için bunlar kesinlikle yeterli değildir, çünkü belki de ortada kesin bir çözüm yoktur ve lynch'in istediği de zaten budur. çünkü onun filmlerinin artplanında, en büyük temsilcisi jaques lacan olan 20. yüzyılın postyapısalcı psikolojisinin kuramları yer alır ve filmlerinde kullandığı dil bilinçdışının dilidir. diğer filmlerinde denetimsiz kötülüğün simgesi olarak genellikle patolojik ve absurd bir orta yaşlı erkek kullanılırken bu filmde onun yerini bütün bir holywood almıştır. filmin dikkat edilmesi gereken yerlerini 10 maddeyle sınırlamak imkansızdır bu nedenle. mesela filmin başında kaza geçirip hafızasını kaybeden esmer oyuncunun betty'nin evinde gördüğü gilda filmi afişi üzerinde, eski dönemin ünlü oyuncusu rita hayworth'un adını okuması ve daha sonra adının rita olduğunu söylemesi daha mı az önemlidir? ya da filmin bir yerinde sunset bulvarı tabelasının görünmesi gereksiz bir fantazi midir? bunların dışında filmdeki grotesk kişiliklerin ve gülünç gibi gözüken ama gülünemeyen yabancılaştırıcı sahnelerin sayısı da kafa karıştırıcı ölçüde fazladır, castillani kardeşlerin gözüktüğü toplantı sahnesi, yönetmenin karısını evde tamirciyle basma sahnesi, beceriksiz kiralık katilin bir yerine üç kişiyi öldürdüğü sahne, betty'nin deneme çekimini yaptığı sahne, kovboyla yönetmenin acaip bir zaman ve mekanda buluştuğu sahne gibi. bunların dışında da elbette filmin başında ve sonunda çok farklı biçimlerde, betty'le ilgili olarak ortaya çıkan yaşlı çifti asla unutmamak gerekir. aslında mulholland çıkmazı (bu arada şu çıkmaz lafı da bence önemlidir) tıpkı kayıp otoban gibi temelde iki bölümden oluşuyor. ilk bölümlerde heyecan verici bir gizem içeren keyifli bir anlatım varken filmler bir kırılma noktasıyla adeta öte tarafa, bilinçdışının alanına geçiyor ve işte orada tabiri caizse film kopmaya başlıyor. bu kırılma noktası kayıp otobanda fred'in pete'e dönüştüğü andır, ikincisinde ise o ünlü tiyatro sahnesi ve sihirli silencio kelimesi. bu ayrıca filmin kapanış kelimesi de olacaktır. bir de ortalarda dolaşıp duran "this is the girl" lafı vardır. filmin iki bölümünde bu ifade iki ayrı kız için kullanılır. bütün bunlar ve daha niceleri değerlendirilerek bu film üzerine bir kitap bile yazılabilir. slavoj zizek'in kayıp otoban filminin lacancı bir çözümlemesini yaptığı bir kitap türkçeye çevrilmiştir ve konuyla ilginenlere rehberlik edebilir. ayıptır söylemesi ben şu anda bu konu üzerine çalışıyorum.
    0 ...