bu gece diznin en sıkıcı ikinci bölümünü seyrettik (birincisi behlül amerikadayken ailenin tatile gittiği bölümdü). resmen baydı. bütün bölüm tek bir günde geçti. ayy o gün hiç bitmeyecek sandım valla. işte olan biteni özetliyorum: gece sevişmesinden sonra sabah kahvaltı ettiler, kahvaltının üzerine kahveler içildi, bülentle behlül berbere gitti, sonra geri geldiler, katya beşir'i ziyarete gitti, behlül'le nihal dışarı çıkarken adnan atölyesine kaçtı, sanırım bihter oturma odasında tüm gün sinir krizleri geçirdi, adnan'la bülent tavla oynadı ve gece sevişmesiyle gün bitti. off içim bunaldı. bu bölümde önemli olana tek sahne vardı o da bitiş sahnesi, adnan'ın bihter'le behlül gerçeğini öğrendiği sahne. ama onda böyle bi salaklık varken, herşeyin iftira olduğunu düşünür ve karısıyla yeğenine toz kondurmaz bence. ayrıca bihterin onu aldatmasını da hak ediyor biraz. pazar günü herkes nişanlısını sevgilisini aldı bir yerlere kaçtı o ise tek başına atölyesine kapandı. ulan al karını bi yemeğe götür di mi. ya da çıkın sahil kenarında biraz dolanın kar'ın tadını çıkarın. haa bu arada gece heryeri 10 cm kar kaplamışken, sabah kalktıklarında o karın yerinde yeller esiyordu. hatta kar daha yeni yağmaya ve tutmaya başlamıştı. gözümüzden kaçmadı.
düzeltme: adnan bey ve oglu tavla değil satranç oynamışlar. dikkat etmemişim affola.
