neden geçmiyordu geçmiş aklımdan. onun geçmişini ben yaşatıyordum.
sakinleşmemi söyledi. yapamadım. eğer geçmişini öğrenemezsem her ayrıntısına kadar kendimi iyi hissedemiyordum.
her ayrıntıyı sordum. bu yaklaşık 3 sene 5 ay ve 7 güne tekabül edecekti hesaplarıma göre. excel'i açtım. grafikleri hazırladım. yapmadığıma inanmayanlar yanılıyorlar yaptım. "kafeden çıkınca ne yaptın? sağa dönünce kimi gördün? ilk baktığında ne hissettin?" le başladım ilk. masumca. sonra daha derinlere indim. "hislerinin gidişatı ne yöndeydi? böyle olsaydı şöyle yapsaydın ve oradan geçseydi ne olurdu?" farazi olarak rekor bile kırdım. kırmışımdır yani. kendimi psikolog gibi hissediyordum. ama hasta bir psikolog.
geçmişi yaşatmak bir yere kadar zevkliydi. duymak istemediklerimi duydukça kendime acı çektirmek için daha fazla öğrenme merakı sarıyordu içimi.
hastaydım ben. ve tedavim için yapılacak hiç bir şey yoktu.
ne bir ilaç fayda ederdi bu durumda. ne de uyuşturucuya başlamamın faydası dokunurdu. ne de her gün içsem gene unuturdum.
en sonunda karar verdim. bir daha hiç konuşmayacaktım bu konuları.
kararımı vermekte geç kaldım elbet. kalp krizi sonrası anladım yaşamanın ne kadar tatlı olduğunu. kalbimi sevdim becel yemedim.
zeytinyağı yedim.
ve her dakika düşüncelerden kurtulmak için dua ettim. gene bir sancı. sonrasında her dakika kendimi meşgul ettim.