türkiye'den nefret etmek için yeterli sebeptir. aslında yaşanan yerden... ama ülkenin de hiçbir katkı sağlamadığı bir gerçek. zorla raket, top alırsınız ve iki kardeşinizi evin salonunda çalıştırırsınız. ayda 10 saat kortta çalışmayı düşünmek, asgari ücreti korta akıtmak demektir. başka ortam da bulamazsınız binalarla dolu pek modern, pek büyük yerleşim yerinde. bir gün ampul kırılır, bir gün boyu uzun olduğu için servis atamayan kardeş çemkirir, bir gün top vitrini dağıtır...
en kötüsü, 7 ve 10 yaşlarında kalkıp avustralya açık izleyen bu adamların eğitim alabilecekleri bir kurs yoktur. en yakın spor kulübü 120 kilometre ötededir, oranın aylık masrafına da ne ananın ne babanın maaşı yeter. abi harçlığıyla bir şeyler yapmayı dener, o da hiçbir şeye yetmez.
yazık, çok yazık. hadi bize izin vermediniz, bu çocuklara yazık değil mi? ondan sonra olimpiyatlarda madalya gelmeyince çemkir, "dünya kupasına gidemedik ama bayrağımız dalgalanacak eheh" diye teselli et kendini, ülkende profesyonel olarak tenis oynatabilecek üç beş kulüp olsun, bunlarda eğitim görebilmek için de hayvan gibi para kazanman gereksin.
orta halli ailenin çocuğunun suçu ne? ulan içim acıyor, canavar gibi de oynuyor keratalar... hoş, orta halli ailenin çocuğunun suçu da değil aslında. zengin arkadaşlarımdan da isteyen oldu tenis oynamayı, kulübe gitmeyi. kardeşleri de heveslendi zaman zaman. ama yok. her gün 240 kilometre yol gidilmez ki. gidilse tenis oynanamaz ki. büyük şehirmiş, istanbul'un küçüğüymüş falan. siktirin gidin ya.