stalin yapmıştır bunun prototipini.. ben bizzat tanık olmadım.. belki de şehir efsanesidir..
stalin küçük çocuklara gidip , tanrı'ya ellerinizi açıp yalvarın bakalım elma verecek mi size dermiş.. çocuklar açıp dua ederlermiş.. sonra şimdi bana dua edin bakalım dermiş.. elmayı ellerine bırakıverirmiş..
işte budur inanç yıkmak.. çok büyük manalar yüklememek lazım inanca..
inanç nedir ki , inanacak insan olmadıkça.. inandığımız şeyler biz var olduğumuz sürece vardır bizim için.. biz elden gittikten sonra innancın büyüklüğü ne manaya gelir ki..
diyarbakır cezevinde , biz öldük kesin öldük bak biz kimseye dokunmuyoruz , bizi ziyaret eden de yok güneş de yok diyen adamın tüm inançları yıkılmıştır.. kavramlara güveni kalmamıştır.. o vakitten sonra, sen ona "ama inanç büyük bişidir , böyle yıkılırsa inanç olmaz ki " de , inancı metafizikle bağdaştır ne manası var ki..
yani hiç inanç olmasa , tanrı belki gene de var olur.. ama inanç tanrının var olması gerçeği değil , onun var olduğu gerçeğine inanmaktır..