insanı hayvandan ayıran yegâne olgudur. insanın aleyhine işlemeyen tek yaptırımdır belki de. duygularla hareket ettiğimiz zaman geçici mutlulukların peşine düşeriz. mantığımızı kullanmadığımız zamanlarda en asil, masum duyguların insanıymış gibi hissedebiliriz. karşımızdakilerin bir an veya seneler boyunca bile bizden çıkar sağlamak istediklerini, samimi olmadıklarını anlayamayabiliriz. çünkü sadece duygularımızla hareket ederiz, bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyen tek merkez kalbimizdir.
tartma güdüsünü mantık dışında bi yaptırım barındırmaz. en basit olayı iki taraflı düşünmeyiz. yani bardağın boş kısmı hoşumuza gitmişse, dolu tarafının gün gelip taşacağı kimin umrundadır. biz anı yaşamak için varızdır, hayatımızın merkezine de değer verdiklerimizi oturtmuşuzdur. sahip olmak istediklerimizi onlarda ararız, bulamadığımızda gerçeği görmez, aradıklarımızı bile unutabiliriz.
mantığın en önemli getirisi de gururdur. ne yaşanırsa yaşansın yanımıza kalan tek kâr da gururumuzdur. yanlışlarımızın yanında övünebileceğimiz tek şeydir belki de. bazen inanın yaşama sebebi bile olabilir.
mantıkla yaklaşmadığımız her olaydan sonra kaybeden taraf sadece biz olabiliriz. kaybetmediğini düşündüğümüz kişiler de mantıklarını kullanmamışlardır, sadece vicdan sahibi değillerdir. bir mevzu olur, mantıkla yaklaşırız belki de yaşayacağımız güzellikleri yaşamayız. ama gün gelir duygularımızın yönlendirdiği güzelliklerin sonucunda üzülen yine biz olacaksak, yaşamadığımız mutlulukların sonundaki acılardan bizi kurtaran tek şey mantığımız olur. bazı güzel şeylerin sonunda derin yara açan şeyler yaşamaktansa, varsın duygusuz desinlerdir. *