- hastayı kaybediyoruz...
+ derhal blabla yapın blublu takın!
- hemen doktor bey...
+ ben odamda tahta başında düşünüyor olucam.
- çok zekisiniz dr. house!
+ öyleyim... bastonum kadar egom var!
- ohhşşş...
izlediğim dizideki replikler, bir kaç sezondur bu şekilde cereyan ediyordu. karizmatik kahramanımız dr. house, normal hastaları "bunu da allah yaratmıştır, bununla da ilgileneyim" diye düşünmeyerek reddediyor, sadece makale çıkabileceklere yoğunlaşıyordu.
dr. house bir doktordu, dizisi vardı. zaten her doktorun bir dizisi vardı, etraf doktor dizisinden geçilmiyordu. piyasada doktordan çok, doktoru canlandıran oyuncu vardı.
gerçi sadece doktorların değil, tüm mesleklerin dizisi vardı. avukatlar, bilimadamları, öğretmenler, taksi şöförleri, tetikçiler, kapıcılar, lokanta işletmecileri, yazarlar, menejerler...
kendine ait bir dizisi olmayan meslek grupları ise mesleğe özelleşmemiş dizilerde boy gösteriyordu; sex and the city adlı dizide ki dört ablamız, sanki bir amme hizmetiymiş, bir toplumsal sorumluluk projesiymiş gibi new york'un yarısına vermişlerdi, garsonlar, iş adamları, sanatçılar, borsacılar, marangozlar, postacılar, dur durak bilmemişlerdi, lakin 6 sezon boyunca bir tane bile mühendis bu hizmetlerinden yararlanamamıştı.
lost ilk başladığında ümitlendim: uçak düşerse kesin o uçakta mühendis olur diye, zira mühendis denen insan bahtsızdı, bir uçak düşerse, içinden mutlaka bir tane çıkardı. heyecanla izlemeye başladım; esmerden bir genç telsiz tamir etti, dedim bu elektronik mühendisidir, asker çıktı, biri dinamitler hakkında konuştu da konuştu, tamam dedim hocu bu adam kesin kimya mühendisi, öğretmen çıktı, bir diğeri sürekli formüller falan yazıyordu, ezikte bir tipi vardı, kesin bu dedim mühendis, fizikçi çıktı. zaten başrolde doktor vardı, dedim yeter. bir daha lost izlemedim.
o düşen uçağı yapan mühendis, o telsizi yapan mühendis, sex and the city'de başına oturdukları afilli apple bilgisayarları yapan mühendis, doktorların hastanın orasına burasına soktukları cihazları yapan mühendis, o dizileri izlediğimiz televizyonları yapan mühendis, o yayını aktaran uyduları yapan mühendis, ama mühendisin dizisi yok.
isyan ettim, kampanya düzenleyeyim, artık bizim de toplumda bir karizmamız olsun, mühendisim deyince insanlar aman da ne süpersonik, aman da ne karizmatronik desin dedim.
kafamda konu ile ilgili bir fizibilite yaptım, sonra mühendis üşengeçliği çöktü üstüme vazgeçtim.
enginediteer: bir tek devrim arabaları var, mühendislere ait, bir tek onu izleyince insan mühendisliğiyle gurur duyuyor, mutlu oluyor.