kendisini önceden tanımama rağmen garsonları sevmediğini yeni öğrendiğim yazardır. sevmemesini anlıyorum da tekme atmaya çalışması çok ayıp çok... kınıyorum.
sanırım ki şaka senaryosunun en büyük kurbanıdır. mekandan karaköy'e inerken peşimizden koşan kırık bir garson gördüğü anda mübalağa olarak bildiğim bir halk deyiminin gerçekliğini göstermiştir şahsıma... (bkz: gözleri yuvasından fırlamak)
bir de önemli detay dik yokuşlardan tek başına inemeyeceği izlenimi oluşturmuştur şahsımda...*