abimi daha çok severdi hep bilirdik
söylerdi de inkar etmezdi..
''siz ikiniz bir oluyorsunuz oğlum tek, o benim ilk gözağrım'' falan... biz de çok severdik abimizi kıskanmazdıkta kardeşimle,
askere yolladık abimi, davullarla zurnalarla, bakmayın o kadar detaylı eğlenceye adam nasıl ballıysa istanbulda oturuyoruz, istanbul'a düştü. ama annem seremoniyi sever, eğlencelerle uğurladık canımızı, biricik oğlunu...
o zaman askerlik 18 aydı. istanbul bile olsa yanımızda değil, annem yedirmiyor yemeğini, yıkayamıyor ya kıyafetlerini, içi rahat değil. şafak sayıyoruz. abim askerden gelecek diye.*
şafak yaklaştıkça annem daha bir heyecanla bekliyor abimin gelişini,
kızıyorum arada anneme ''sayma şu şafağı gelecek az kaldı'' diye,
neyse geliyor abim,
evde bayram havası, en güzel yemekleri yapıyor annem, koskoca oğlanı yanında uyutuyor, abim gelince, annemi abime emanet etmenin verdiği iç huzurla tatile gidiyorum,
bayramda sevdiğimiz sanatçı antalyada bir yerde çıkıyormuş, hadi gidelim diyoruz.
neyse efendim bir kış günü öpüyorum anamın elini çıkıyorum yola antalya'ya doğru...
hayatımın en güzel 3 günü geçiyor antalyada...
gece uyumak için yatağa yattığımda hala aklıma geldikçe ürperdiğim bir söz geliyor aklıma ''yetim hakkı yenmez'' ne alaka lan demeyin bilmiyorum, bütün gece bu söz yüzünden uyuyamıyorum, birinin hakkını falan yemedim nerden çıktı bu söz lan diye diye sabahı sabah ettim uyuyamıyorum...
korktum lan sözlük beni kim arar otelin telefonundan,
telefonu açtım, yanlış diyip kapatacam telefonu,
rhein dedi telefondaki ses,
ana beni arıyorlar,
evet dedim, ben elif teyzen apartmanınızın yöneticisi,
oha noluyor lan, beni neden arıyor bu kadın, aidat falan mı ödenmedi, lan ne aidatı tatil günü, aidat için otel odası mı aranır, falan gerizekalıya bağlamışım, efendim dedim?
rhein acil istanbula gel dedi,
kızkardeşim aldı telefonu, ağlıyor abla gel cabuk diye, antalya- istanbul ne kadar cabuk olabilirim ki?
noldu sero anneme mi birşey oldu?
abim aldı telefonu, çabuk eve gel diyor, lan yan sokaktamıyım, şehir dışındayım işte!
annemin kalbimi hastaydı, bizi içinde pamuklara sardığı yüreği hastaydı...
neyse istanbula diye yola çıktıksada, istanbula değil de samsuna gittiğimizi fark ettim.
annemin vasiyetiydi,
'ölürsem samsuna gömün beni'
18 ay boyunca yanındaydım abim yoktu askerdi, annem oğlunun gelişinin üzerinden 10 gün geçtikten sonra, oğlunun kollarında gözlerini kapamış hayata, ben en son ellerini öpüp antalyaya giderken gördüm annemi...
mukadderat, diyoruz...
takdirinden sual sormuyoruz.
tanım mı?
ölmesin sözlük, ölmesin hiç gitmesin, bitmesindir, ölürse eğer, darmadağın olursun 14 şubatlarda, sevgi gününde öldü en sevdiğim kadın...