Üçüncü baskısı geçen günlerde benden habersiz, sessiz sedasız okurun karşısına çıkmış eski romanım.
Bugün ofise girdiğimde, yeni kapakla yapılan yeni baskısından yirmi tanesini masamın üzerinde görünce, eski bir dostu bulmuş gibi oldum. sekiz sene önce, dünyadan tamamen koparak, haftalarca eve kapanıp yazdığım ve içindeki özel, deneysel mizahla kalbimde çok ayrı bir yeri olan, eski bir dost.
-abi sen kendi reklamını yapıyosuunn?
-sana mı reklam yapıyorum? Kitap okumayan, bütün gün kafasına annesinin terliğini yiyen, kitap müşterisi olmayan gerizekalı sözlükçüye?
-abi niye öyle diyoosun ya, ben kitapların filmlerini seyrediyorum, daha çabuk öğreniyorum içinde ne olduğunu. Hem reklamını yapmıyosan niye yazıyosun?
-Takip eden okurlarımla duygularımı paylaşarak etkileşiyor olabilir miyim, tuzluklu gelin?
-bence sen kendi re...
-nöbetçiler. arkadaşı alıp, günde üç kere makattan bilboard panosu kürüyle, tedavi edelim. Tedavisi bitince mars'a gönderin bunu. Koloni kursun, insanlığa faydası olsun.
-aaauuutthooor, bu laflar erdener abinin la...bırakın lan beni, bırakııııın.