ancak, "bu geleceğine demirören kalsın iyidir" mantığı ise yanlıştır.
murat aksu'nun babasının akp'de önemli bir adam olması siyaset fikrini ortaya atabilir gayet de normaldir ancak, şu seçim süreci öncesinde ve sonrasında murat aksu ilginç bir yol çizmiştir.
örneğin, tümer metin mevzusunda kendisi ile görüşen tümer'e "fenerbahçe ile görüştün mü?" sorusunu sormuş, "evet" cevabını alınca da "beşiktaş kaptanı fenerbahçe ile görüşemez" diyerek, sağlam duruş göstermiştir. tümer mevzusunun şov olduğunu düşünebilirsiniz ancak, o günlerde sergen kapıya konmuş ve forvet arkası için delgado henüz gündemdeydi. yani, o şartlarda bu resti çekmek bana göre sağlam bir duruştur.
diğer yandan bu adam kendi isteği ile 2. demirören yönetimine girmemiştir. bu süreçte de son döneme kadar adaylık için de zerre çalışma yapmamıştır.
başkanlık konusunda da özellikle 2 kişiye "abi başkan adayı olarak çık, ben destek vereyim" demiştir. bunlardan biri olan metin keçeli "ben ne başkan olurum, ne de yönetime girerim" cevabını vermiştir. sonrasında akp muhabbeti bolca yapılan murat aksu ilginçtir, chp genel başkanlığı yapmış, chp için önemli adamlardan olan hikmet çetin'e gitmiştir ve onun aday olması için baskı yapmıştır. onun net kararından sonra da başkan adaylığı için çıkış yapmıştır. bu camia da isterdi ibrahim altınsay, hadi olmadı hüsnü güreli'nin aday olmasını ancak çıkmadılar aga. murat aksu da çıkmasaydı emin olun kimse çıkmazdı tıpkı, 2007'deki başkanlık seçimine tek başına girdiği gibi! o dönem bugüne göre cücük olan, demirören'in 30 milyon liralık alacağı için korkmuştu herkes. bugün 62,5 milyon olmuş demirören'e olan borç!
adaylığını açıkladıktan sonra da metin keçeli kendisine gelmiş ve başkan adayı olacağını, kendisinin çekilmesini talep etmiştir. murat aksu da bu noktada haklı olarak bu isteği nazikçe reddetmiştir. seba'nın da keçeli'nin adaylığına karşı çıkması nedense keçeli'nin bir inat uğruna demirören'in listesine girmesi ile sonuçlanmıştır. keçeli acıdır ki, öncelikle aynaya bakmalıdır ve aksu kendisine ilk geldiğinde ettiği "başkan da olmam, yönetime de girmem" lafını sorgulamalıdır. bu işler çocuk oyunu değildir "varım, küstüm yokum, ben oynamak istiyorum" demek ne biçim bir şeydir?
kendinizden pay biçin, çok iyi oynayan ve iyi bir arkadaşınız olan kişiyi halı saha maçına çağırdınız, adam gelemeyeceğini söyledi, yerine adam buldunuz maç günü arkadaşınız arıyor ve oynamak istediğini söylüyor. siz de yerine adam bulduğunuzu iletip, bunu nazikçe söylüyorsunuz. o adam da sırf size inat rakip takımda yer ediniyor. düşünün ne çeşit bir manzara var ortada.
diğer yandan, murat aksu adaylık sürecinde hiçbir şekilde popülistçe vaatlerde bulunmamıştır ki, ben kendisini gerçekten demirören karşısına çıkacak en kötü adaylardan görsem de seçim sürecindeki duruşu, söylemleri ve vaatlerinin onun artısı olduğunu düşünmekteyim. bugün sadece derneğin borcu 212,5 milyon. beşiktaş a.ş'deki borçları da üzerine yüklerseniz yaklaşık 350 milyon liralık bir borç ortaya çıkar. 2004'te derneğin borcu 18 milyon dolardı. a.ş borcu ile beraber de toplamda 40 milyon liralık bir borç vardı. aksu ne diyor? "değişim" yani zihniyet değişikliği vaat ediyor. biz beşiktaşlıların da istediği bu, soruyorum 2 kupa ile kapattık sezonu hangimiz tam anlamıyla o 2 şampiyonluğu yaşayabildi, hissedebildi? çünkü bu zihniyetten nefret ediyoruz.
diğer yandan demirören hatalarından ders aldığından dem vurmakta. 2007'de tek aday olarak girdiği seçimde de aynı şeyleri söylüyordu. "bu camiayı birleştireceğim" dedi geçen gün katıldığı bir toplantıda. mayıs 2004'te de aynı şeyi söylüyordu? 6 yıldır "birlik beraberlik" edebiyatı yapan adam hala aynı şeyden bahsedebiliyor ve "camiada birlik sağlayacağım" diyebiliyor? "her şey yönetim kurulu kararı ile alınacak başkan değil lider olacağım" diyor ancak, daha yönetimi için liste oluşturma çabaları sırasında sportif direktörlük için metin tekin'in adını veriyor. e hani yönetim kurulu kararı alınacaktı?
demirören'in önemli adaylarından serdal adalı "2 dünya yıldızı" sözü verebiliyor aymazca. delgado sorunu henüz çözülebilmiş değil. bir yabancı ile ilişik tamamen kesilirse sezon sonu zapo ve gordon'un dönüşü ile 10 yabancı olacak. eğer 1 yabancı kiralık giderse delgado için, sezon sonu 11 yabancı olacak. yani, en iyimser düşünceyle bile tek 1 yabancı için bile en az 3 yabancının gönderilmesi lazım. diğer yandan zapo ve gordon'un hem bedava kiraya verilip hem de maaşlarının önemli bir bölümünü -toplamda 1 milyon lira- beşiktaş'ın ödemesi de cabası.
böyle bir durumdayken 2 dünya yıldızının gelmesi demek, madden demirören'in yanında adalı'ya da teslim olmak demektir. bunu görmemek için ise kör olmak bile yetmez, insanın ölü olması gerekir.
kaldı ki, demirören dersi şimdi mi almış? çok değil, 6 ay evvel türlü rezaletler yaşamadık mı? kafasına bir şey mi düştü? 3 sene başkanlık yapıyorsun, ders aldığını iddia ediyorsun ama aynen devam ediyorsun bir 3 sene daha aynı rezaletler ve yine ders edebiyatı, birlik beraberlik edebiyatı.
yani, vaatler ortada, zihniyet ortada ve murat aksu'nun akla aykırı olmayan, gerçekçi söylemleri de ortada.
tekrar söylemek gerekirse, gönlümüzden altınsay geçerdi, güreli geçerdi ama "sakalın olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler" hikayesi. "murat aksu geleceğine, demirören kalsın" demek "beşiktaş bitsin" demekle eşdeğerdir. siyaset mevzusundan korkup, akp karşıtlığını öne çıkarıp siyasi sebeplerle de bu adama "hayır" demek fazla kötümserlik. mevcut yönetimdeki ertuğrul kumcuoğlu'nun mhp aydın milletvekili olduğunu, mehmet topuz olayında ülkü ocaklarının nasıl devreye girdiğini de aklınıza getirin.
şahsen bir akp karşıtı olarak da aksu'nun seçimde siyaseti kullanacağını düşünmiyorum zira, gerçekçi konuşmaları ve gerçekçi vaatleri ortadadır. siyasi destekle hareket eden biri popülist söylemlere daha çok dalar ama aksu'nun böyle bir derdi yok nedense.