aşk ve uyuşturucu beyinde aynı etkiyi yaparlar. sizi olduğunuzdan daha mutlu yaparlar, ama bu sizin yaptığınız ya da elinizde olan bir şey olmadığından dışa bağımlısınızdır.
aşkın sizi mutsuz etmesinin formülü: daha önce hiç aşık olmadıysanız, yaşadığınız ortalama mutluluğunuza 10 birim diyelim. aşık olunca bu 15 oluyor diyelim, arada sanal bir 5 puan kazandınız. sonra diyelim aşk bitti siz tekrar en iyi ihtimalle 10 birime geri dönseniz ( ki bu genelde 4 lere 5 lere düşer) durduk yerde 5 brimlik bir mutluluk kaybınız olacak. böylece mutsuz oldunuz, tebrikler!
yukarıdaki şeyler uyuşturucu için de geçerlidir, çakarsın eroini, vurrusun mutluluğu 40 lara 50 lere, e tabi ondan sonra zor gelir yaşamak 5 lerde 10 larda.
ilk aşık olduğum zaman, kendi halimde, etrafa gülücükler saçarak ortalarda dolanan bir gençtim. mutluydum anlıyacağınız, sonra eros oklarından birini bize denk getirdi, aşık olduk mecburen, 2 sene bulutların üzerinde gezdikten sonra bir akşam paraşütsüz 700 feet den aşağı düştüm. çanağı çömleği kırdım. bitkisel hayatlar, komalar falan derken bir baktım kafa sürekli bulutları istiyo.
bir kere başarısız oldun diye, bir daha olacaksın diye bir kural yok yer yüzünde.
bir daha aşık olursun, onda da diğerinde olmayan şeylere vurulursun, aşkın genişler, büyür kocaman olur, sonra patlar köpük gibi, yine düşersin, deja vu olursun, ben bunu bi yerden biliyorum dersin, kemiklerin yine kırılır.
yok artık aşk maşk dersin, akıllandım artık dersin, aşk zaten kocaman bir yalan dersin, aşksız da yaşanır dersin ( bu konu hakkında hiçbir şarkı olmasa da)
bir süre bakarsın hayatın iyi, acısız geçiyor, gülmeye bile başlayabilirsin, yemeğin uykun düzelir, anlarsın ki sap gibi bir hayata dönmüşüm, saman gibi, ot gibi, yavan, kuru, cansız, renksiz, toprak gibi, sonbaharda solmuş yaprak gibi, hep alacakaranlıkta, gölgelerde, uzaklarda olma duygusu..
yok dersin, ben düşmeye razıyım, yeter ki burdan kurtulayım..
bunu dediğin an bağımlılık başlar, uyuştucuda da aynıdır.