h ancının beklediği gibi kimsesizliği, a vluda peşi sıra koşuşturan çocuklar gibi, y ükseklerden inişe geçmiş bir şahin gibi, a nlık ego tatminleriyle telafi edilen geceler gibi, t ümden kalmış bir tümsek boşluk gibi, ı lıman bir iklime adapte olmaya çalışan bir kutup ayısı gibi,
s adece gözlerden okunabilen hüznün tezeğe karışmış kokusu gibi, i lk ve son kez dokunulan bir bedenin şehveti kucakladığı gibi, k ardelenlerin tüm beyazlığını yitirdiği bir kisve gibi, m utsuzluğun mutluluğa yeterince doyduğu bir silik anı gibi, e fkarın esip geçtiği küllenmiş düş kırıklıkları gibi, k itap raflarında bile saklanılamayan aşkın yükünü taşıyamamış sayfalar gibi...****