yediğim son bademin acı oluşuna,
karakolda ayna var geyiğine -tamam var gerçekten de geyiğe ne gerek var-
kuşların kervanın yokluğuna, yokluğun hiçliğine, hiçliğin acımasızlığına,
uzaklığın yüreği çizmesine, yüreğin arazisinin dağlanmaya harap olmaya pek bi elverişli olmasına,
bodrumun yırtık dondan çıkar gibi her bi yerden çıkmasına, bodrum denince aklıma karanlık gelişine,
mimar kardeşimin yokluğuna, yokluğun hiçliğine,
dönüp dolaşıp başa gelmeye, başta bi şeyin olmayışına, sonun hayırsızlığına uğursuzluğuna,
elektrik yeşilinin yokluğuna, hakinin çokluğuna,
çoluğa çocuğa, ite kopuğa,
kitapsızlara,
emret komutanımcıklara uyuzum...