vatandaşlık bağıyla zart zurt olan madem türk ise farz-ı mahal dünyadan haberi olmayan mağara kaçkını kafaya sahip modern görünümlü yirmi birinci yüzyıla adapte olamamış birileri kürtlere, araplara, çerkezlere vs. küfrettiğinde o zamanda ona türklük adına mı dava açılması gerekecek yoksa hakaret ettiği yanına kâr mı kalacak?. madem ki birileri kürt, türk, çerkez, gürcü vs. artık ne var bunları türklük olarak addedeceksek bu hakareti ola ki? o hakareti türklüğe mi sayacağız yoksa herşeye sansür getiren zihinler buna da mı sansür getirip üç maymunu oynayacaklar? şimdi biz bir millete ait olma konusunu hissetme ve kan meselesiyle karıştırıyoruz bütün mesele burada yatıyor kanımca. dünya arenasında yer edinmek için bir ülkenin mutlak bir şekilde halkını etrafından toplayabilecek bir ortak payda olması şarttır. mühim olan bu şartı paydaş edebilmektir. sonuç itibariyle bu ülke batarsa herkes batar kazanırsa herkes kazanır bu bir gerçek. bu ülke bizimdir elbette ama birileri birileri adına sen ''şu''sun sen ''bu''sun deyip ona kendi biçtiği kıyafeti zorla giydirme olur bu da vatandaşlık bağına zarar getirir. ya hu bırakalım vatandaşın diniyle ırkıyla biz çalışıpta nasıl bir üretim gerçekleştirirsek yükseğe çıkabiliriz bunu konuşmamız gerekirken bizler bu şekilde başkalarının emeline hizmet ediyor oluruz. o yüzden birey endeksli devlet yapısına geçilmenin zamanı geldide geçiyor. merakla bekliyorum acep biz ne zaman geçeceğüz.
