neye dertlenmişde demiş bunu chris abi, klipde koşturuyordu helena ablanın* peşinden.
artı bende katılıyorum bu lafa, bi beyin fırtınası yapalım bakalım:
-
insan yanlız doğmuyor, fakat yanlız ölüyor;
doğumdan sonraki evrelerde sürekli yanlızlığa doğru giden bir süreç görürüz. insan kendisi gibi olan insanları arar büyüdükçe, sevgiyi aileden başka yerlerden de bulmaya çabalar.
toplumla ne kadar iç içe büyümüşse yanlızlığını paylaşacak kişileri bulmaktada o derece ustalaşır, pek de düşünmez bu konular hakkında.
fakat toplum çok fazla alt kültüre ayrıldığından, küçük dilimlik kısımlarda yetişen insanın sevgi açlığıda bi o kadar fazla olur, bulamaz kendi gibilerini.
(biz kendimizi bu dilime ait hissediyor olalım, illa diğer dilimdeyim derseniz çarşı karışır.)
şimdi işin civcivli, aşk kısmından bahsedelim,
aşk denilen olgu karşı cinsten bi kıvılcım alarak başlar, tetikleyici olarak:
"artı artıyı iter, artı eksiyi çeker" bilimsel kesinliği bir doğa kanunudur ayrıca aşk kanunudur da.
sizin karakterinizde birini sevebilirsiniz ama sizin gibi olmayan birine hayranlık duyarsınız,
"aşk" denen olay da böyle başlar.
şimdi elde artımız var, eksimiz var, sizden birini sevebilirsiniz ama o da tam bir aşk olamaz, falan fıstık,
yani tam bir kaos!
-
aşk başlar, hayranlık azalır, kavgalar çıkar, artık yaşanmaz hale gelir; bu hep böyledir.
egosu daha az olan sevgili alttan almadıkça, sineye çekmedikçede sürdürülemez.
peki çözüm nedir?
ne bileyim, bilsem oturup bunu yazacak kadar dertlenmezdim.
ama şahsi fikrim bir erkek olarak kesinlikle sizden daha az egolu bi sevgili bulmanız ve ondan hep bir adım ilerde olmanızdır hayatta.
aksi takdirde yürümüyor.
haftanın nacizane şarkısı:
-
peşin: direk "4s" diyenlere: sevgi pıtırcıkları sizi...yirim