ben bu yazıyı sana yazdım

entry31061 galeri
    1890.
  1. bu hayatta en çok korktuğum ve beni üzen şey yanlış anlaşılmaktır.
    samimi ve içten, paylaşılan güzelliklerden sonra, bir tavır bir söz üzülmenize yol açar.

    saatlerce dertleştik seninle. en güzel ve özel anılar paylaşıldı. kimi zaman güldük kimi zaman hüzünlendik. aşkını, o çok sevdiğin ve vazgeçemediğin kişiyi anlattın bana. dinledim bende. sonra bende hayatımdan kesitler sundum sana.

    bu sıcaklığın, samimiyetin, içtenliğin günümüzde hala bu kadar içten seven ve samimi insanların da olduğunu gösterdi bana. bu insanlarun ayrı bir değeri vardır gözümde.

    hayatının sillesini yemiş, insanın değerini bilen, sevgiyi ve saygı kavramlarını yaşam felsefesi haline getirmiş kişilerdir derim hep.

    sohbet ettikçe edesi geliyor insanın seninle. bu yüz göz olmak mı? en güzel ve özel anılarını paylaşıyorsun benimle, daha sonra ise "insanlarla yüz göz olmayı sevmiyorum diyorsun.

    oysa sadece seni daha çok tanımak, derdine ortak olmak adına, tüm insaniyetimle atılmış adımlardı.
    sevenlere, acı çekenlere daha bri korumacı yaklaşırım oysa. kimsenin kötü anlarından yararlanmak gibi düşüncem olmamıştır ki.

    ama kurduğun cümleler, yüz göz olmamak gibi tabirler, umursamaz havasında sözlerin.

    madem bu tavırları takınacaktın, neden özelini paylaştın ki? neden dertleştin.
    benim bildiğim ise arkadaşlığın bu olduğudur. bunun adı yüz göz olmak değildir.

    günümüz insanları habire menfeat peşinde diye, herkesi aynı kefeye koymak ne demek.

    msnde konuşurken bile "beni pişman etme " diyişinden sonra, tüm o paylaşılanlar geçti gözümün önünden. anlattıkların ve sonra kurduğun bu cümleler.

    bu mudur yani diyorum. dertleşmek yüz göz olmak mı? sevdiğini, onunla geçirdiğin anı anlatan sensin. karşındakini kırk yıllık dostunmuş gibi görüp paylaşan sensin.

    yanında olduğumu ve yalnız olmadığını tüm iyi niyetimle belli etmeye çalışırken sen ne yapıyorsun.
    umursamaz, sanki senden birşeyler bekleyen, oldu olacak sana asılan de bari tam olsun dediğim tavırlara giriyosun..

    kusra bakma ben hatalıyım. anlattıklarına ve samimiyetine inanarak, arkadaş gibi yakın olmak istedim. ama sen "yüz göz olmak istemem" gibi saçam bir çümle kurdun. ve hiç birşey demeden, "aman of yeter, hadi bana byes" edası ile çektin gittin.

    anlıyorum ki, kişilere değer vermek budur. özel şeyler paylaştı diye bizi arkadaş yerine koyduğu anlamına gelmiyormuş. o anlık birşeydi belki de. bencillikti.

    saygı bekleyip, saygısızlığın kralını yapmak, çekip gitmektir..

    ve anlıyorum ki, birşeyleri yaparken illa karşılık beklemek gerek. karşılıksız yapılan herşey, farklı anlamlar doğurabiliyormuş.

    ve bende şimdi susuyorum artık, tüm iyi niyetimi toplayıp, ardımda bırakarak...
    7 ...