bugün yaptığı açıklamayla bu ne kadar cehalet içinde olduğunu bir kez daha göstermiş olan başbakan.
tekel işçileri'nin eylemi için "kusura bakmayın ben devletin kasasını soydurmam" demiş kişidir ki, ben şahsen dehşete düştüm.
bir insan bu olayların gelişiminden habersiz olsa bile bu denli cahilce bir açıklama yapmaz.
tekel işçileri'ne verilen parayı, devletin kasasını soymakla eşdeğer biçiyor nutkum tutuldu!
kendisi biliyor ancak ben bilmediğini varsayarak onu bu cehaletinden kurtarmak için tekel işçileri'nin sürecini tekrardan sunmak isterim.
bu tekel işçileri -yaklaşık 12.000 kişi- tekel'in tütün fabrikalarında ve depolarında çalışmaktalardır. tekel'in alkollü içecekler kısmından sonra -ki, ona da değinip nasıl soyuluyormuş devlet onu göstereceğim- tütünlü mamüller kısmı da özelleştirilince tütün fabrikalarındaki işçiler devletin elinde kalan depolara kaydırıldı ve yaklaşık 8500 olan bir işgücü çıktı.
elde fabrika kalmayınca haliyle atıl durumda kalan depolarda bu adamlar yatmaya başladılar! bu adamlarının yatmasının sebebi kendileri değil, özelleştirmedir. kaldı ki, o tütün işçilerinden isteyenler depolar yerine başka bir kamu kurumuna kaydırılsaydı -türk telekom özelleştirilirken yapıldığı gibi- her şey gayet normal gitmiş olacaktı.
sen hem adamları yatır, hem de "yatıyorlar" diye şikayet et. böyle bir çelişkiye düşen beynin çalışma şeklini isviçreli bilim adamlarına havale etmek lazım.
sonra, bu adamlar özlük haklarından ve maaşlarının en az yarısından feragat ettirmekle beraber sendikasız şekilde 4c kapsamına sokulmak isteniyor. senede 11 ay çalıştırılıp, 1 ay "ücretsiz" izne çıkarılacaklar.
sen bu adamları diğer kamu kurumlarına nakledip, emeklisi gelenleri emekliye sevk edeceğine, adamların maaşını kuşa çevirip, özlük haklarını gasp etmeye, sendikasızlaşmaya zorlamaya -ki, ab müzakerelerindeki sendika kriterini karşılamayı bırakın, mevcut sendikaları lağvetme gayretinde olan bu adamlar nasıl ab hedefinde oluyorlar onu da bilemiyorum ve takdirinize bırakıyorum- çıkıp diyeceksin ki, "ben devletin kasasını soydurmam" vay be tayyip baba.
aynı tekel'in alkollü içki bölümü ile girizgahı yapmak isterim. tekel'in alkollü içki bölümü 292 milyon dolara mey içki'ye satılıp, mey içki hiç yatırım yapmadan alışından 1,5 yıl sonra, 292 milyon dolara aldığı şirketin %90'ını vergi hariç 810 milyon dolara -firma değeri 900 milyon dolar olarak biçilmiştir- satmışsa, firma değeri olarak aradaki 608 milyon dolar neden devletin kasasına girmemiştir vakt-i zamanında? ihale şartnamesine bir tek firmanın adının yazıldığı kalmazsa, böyle eylemleri de sorgulayamayız değil mi?
bu ülkenin başbakanlığı emrinde ata, ana, gap uçakları varken, 60 milyon dolara dap uçağını almak bu devletin kasasını soymak değildir!
2 senede bir, tanesi 1 milyon euro değerinde zırhlı mercedesler almak bu devletin kasasını soymak değildir!
parti mitingleri için devletin uçağını, makam arabasını, otobüsünü kullanmanın üzerine bir de harcirah almak devletin kasasını soymak değildir!
2009 yılı bütçe açığı hedefini 15 milyar lira olarak belirleyip, %400 şekilde "saptırarak" 60 milyar lira bütçe açığı verilmesi soygun falan değildir. 30 milyon doları soygun olarak gören kişinin, 45 milyar dolarlık bir başarısızlık farkını ne şekilde adlandırır kestiremiyorum doğrusu. ha pardon, kriz teğet geçmişti, ekonomi muhteşem yönetilmişti. tabi canım tabi. kendi hedefinize teğet geçen bir açık yerine %400 fazlasını verdiğiniz bir bütçe açığı böyle açıklanabilir.
işsizlik sigorta fonundan, çıkarılan bir yasa ile kendi beceriksizliğiniz sebebiyle oluşan bütçe açığını düşürmek için 4,2 milyar liranın bütçeye aktarılması soygunmuş, gaspmış, çalışanın cebinden alınmış falanmış, filanmış, bunlar değildir! bunları meydanlarda da dile getirmez hazret.
devlet kurumlarında yönetim kademesinde olan birçok fethullahçının kendilerine yakın çalışanlara, çalışmadığı halde tatil günlerinde "mesai" yazıp mesai ücreti almasını sağlamaları, sonra da "bu para haram" diyerek, ilgili meblağın cemaatlerinin işlerine -yurt, ışık evi vs.- bağışlanmasını sağlamaları soygun değildir!
vergi iadesi uygulamasını kaldırıp, "asgari geçim indirimi" paylarını ekim 2008'den sonra emekli olanlara yatırmamak soygun da değildir, gasp da değildir.
vergi iadesini kaldırarak, insanların fiş istemesine/almasına darbeyi vurup, gelirlerin düşmesine sebep olmak, devletin kasasını düşünmektir.
7 senedir kayıt dışı ekonomide zerre yol alınmaması, devlet kasasını düşünmektir!
özelleştirmelerin hemen akabinde kurumlar vergisini düşürmek, bakan çocuklarının iş yaptığı sektörlerde çeşitli vergi indirimleri yapmak, bu devletin kasası için hiçbir şey fark ettirmez!
vergi reformu yaparak, vergi adaleti sağlamak yerine, dolaylı vergileri bu ülkenin 1 numaralı gelir kalemi haline getirmek o çok sevdiği "millet" kavramının içini dolduran insanlar için süper bir şeydir.
neymiş, tekel işçileri ajitasyon yapıyormuş, devletin kasasını soydurmazmış!
sen önce bu millete bu adamların depolara kaydırılma süreçlerini belirt, şu andaki özlük hakları neymiş, 4c kapsamında neler olacakmış, şu anki maaşları nelermiş, sonra ne hale gelecekmiş bunlardan da bahsetsene somut olarak?