Bahçelievler semtinde icra-i sanat eyleyen Küçükahmedoğlu Osman nam müderris, ben fakiri ilim irfan sınıfına girmek niyyedinden cayduran zatdır. Kendisiyle müşerref oldukta "böyle mi olur alim, yazık!" dedirtmişdür. Sayesinde memleked benim gibi bir molla namzedi kaybedmiş, amma bir muhasebeci kazanmışdur. Ders anladurken zorlanur, cümle kurmakda eziyyet çeker idi. Hem şivesinden, hemi de kelime haznesinün darluğundan, ziyadesiyle işkence yaşadurdu talebeye. iktisad ilmine aid olduğunu zannetdiğüm bir kısım malumatı saatlerce lazca dinlemek azabına duçar olurduk. Kendisün okulda bulmak ne mümkün!... Lakin öğle yemekleri içün muntazaman ve koşar adımla yemekhaneye gelür idi kim, anı görmek isteyen talebe yemekhane kapısunda Medine dilencileri gibi bekleşirdü. Kız talebeye hususi alaka gösderirdü. Telif etdiği bir risale, bir kitab var mıdur bilmem. Kendisini medreseden kim mezun eylemiş, kim el vermiş, kuşağınu kim bağlamıştur merak ederim.