bir ağaççık. güzel bir günümü sikerteceğini hiç tahmin etmezdim.
lise 2'deyken bir ilkbahar günü okul bahçesinde birtakım yenileme çalışmaları yapılıyordu. müdür yardımcısı beni kantinden sınıfıma giderken yakaladı ve bahçe duvarının dibindeki zakkumu sökmemi istedi. bir de "dersten yırtarsın hayta" deyip tuhaf bir gülümsemeyle hizmetlinin yanına kürek almaya yolladı. haliyle sevindim tabi. dersten kaytaracaktım. ne de olsa izinliyim, işimi bitirir otururdum bu gi üzel havada diye düşündüm. sabahçıydık. ben 2. derste başladım zakkumun dibini kazmaya. saat 10 civarıydı. aga kazıyorum ama bi türlü geçemiyorum siktiğimin köklerini. bi ara da tırsmıştım bacağım kadar köklerden. neyse hırs yaptım harıl harıl uğraşıyorum bu saçma ağacı sökmeye. belimin ağrısıyla bir doğruldum sabahçılar derse giriyor, bizim elemanlar çoktan çıkmış bile. tam pes edip küreği bırakacakken müdür yardımcısının hizmetlilere fırça attığını gördüm. şimdi bırakırsam beni de es geçmiceğini düşünüp devam ettim bu siktiğimin zakkumunu sökmeye. öğleciler yemek arasına çıkarken bitirdim işimi. boyumdan büyük olmayan bu zakkum saatlerimi almış, belimi sikmiş, etraftaki veletlere terden sırılsıklam olmuş götümü kabak gibi göstermeme neden olmuştu. kazdığım yere baktım bildiğin mezar. aklımdan geçmedi de değil şu sikko müdür yardımcısının kafaya kürekle vurup bayıltıp şuraya gömmek.
ulan zaten adında meymenet yok! zakkum..