ergenekon tutukluları serbest bırakılmalı

entry21 galeri
    ?.
  1. --spoiler--
    onlarca aydır, suçunu bile bilmeyerek hapiste tutulan insanlar serbest bırakılmalıdır. varsa kesin olan bir şüphe, tutuksuz yargılanmalıdır bu kişiler. bir insan suçu olmayan bir suçtan onlarca ay hapis yatarsa, hapiste geçirdiği onlarca ayın maddi, manevi herhangibir karşılığı olabilir mi ?
    --spoiler--

    onlarca aydır suçunu bile bilmeyecek kadar, yaptığının suç olduğunu anlayamayacak kadar, vatan için yeri gelip iki, üç suikast düzenlemişim çok mu diyenlerin serbest bırakılması gerekir mi gerekmez mi tartışmalıdır. suç; kişiye, yaşadığı zaman veya mekana göre değişir. yüzyıllar önce ingiltere'de ekmek çaldığı için öldürülen insanlar varken araplar ellerini keserdi ve şimdi durup durup öldürmeyip elini kesti diye araplara takanlar var. şimdi ise 1-2 ay hapis yatıyor. burdan anlayacağımız arap düşmanlığının yeri gelip mantığın önüne geçmesidir.

    bir olay algılandığı gibi yorumlanır. sizin algınız ile diğer insanların algısı farklı olunca aynı suç için değişik cezalar uygulanması istenir. mesela m. ali ağca bazılarına göre kahramandır ve bunca zaman boşa yatmıştır. onun hapiste yatması da hatadır. binlerce insanı etkileyecek bir darbe planı hazırlamak suç mudur, birilerine suikast düzenlemek suç mudur. bunların hepsi suçtur ama evrensel olan bu suç, kişisel taraftar olmakla affolunması fikri iddia ediliyor. insanlar adam öldürmenin suç olduğunu bilmez ise hapiste yatması gerektiğini de haksız bulabilir. yıllar önce bir film izlemiştim. mağara adamları devrinde biri öldürülüyor. ilk kez olan bu olay karşısında ne yapacaklarını bilmiyorlar. bulduk bulduk diye sevinip bırakıyorlar. o öldürmeye devam ediyor. biz artık mağara adamı değiliz. bir suç işleniyorsa bunun suç olması yeterlidir. sebepleri, bunun suç olduğunu bilip bilmemesi kanunu bağlamaz. vatanı kurtarıyorum zannedip vatana yıllardır zarar verdiler. unutmayalım. cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. bir örnek vereyim. 28 şubat'a giderken devamlı aydınlık için bir dakika karanlık eylemleri vardı. bu olayı yapanlar darbeye zemin hazırladıklarını bilmiyorlardı. birileri fadime şahin'leri, müslüm gündüz'leri, ali kalkancı'yı kullanarak darbe yaptılar. birde hükümettekilerle hiç ilgisi olmayan susurluk vardı. bu eylemleri kendi kendine mi uydurdu vatandaş? birileri planladı, sonra eylemlerin nerden başladığı unutulup post modern darbeyi yedik. aynen akp'nin ilk dönemlerinde saatler geri alınıyor propagandası yapanların, cumhuriyet mitingleri düzenleyenlerin, mustafa balbay'ın sık sık ordu rahatsız diyerek milleti tehdit etmesinin suç olmadığını mı düşünüyoruz? darbe gelince mi aklımız başımıza gelecek?

    bu olay tecavüz suçlarına benziyor. erkek kızla birlikte olmak için çabalıyor. öpüşüp koklaşıyorlar. kız istemiyorum diyor, erkek kızın naz yaptığını zannedip saldirıyor. sonra tecavüz davası açılınca ben istiyorum demek istediğini sandım diye itiraz ediyor. hayır hayır demektir diye amerika'lıların bir lafı var..

    neden tutuklu olduklarını bimiyorlarsa ben söyleyeyim. darbe hazırlamak veya darbe zemini oluşturmak için komplolar düzenlemek, maddi manevi destek vermek. pekala siz, deniz feneri davası nedir bilir misiniz? bilmezsiniz ama suç olduğunu savunursunuz.

    edit: bu ülkede bir çok insan yargılama aşamasında hapislerde yatıyor. "kendimden gördüğüm çıkmalı" diye savunmak ne denli adaletli bir yaklaşım? bir yargı reformu lazım. en azından savcılar halk tarafından seçilmeli veya yargıçlar tbmm tarafından seçilmeli... insanların yargılama sürecini dışarda geçirmesini sağlayıcı önlemler alınmalı... bunlar olmadan en büyük suç olan darbe suçundan yargılananlar çıkacaksa önce diğer suçlardan yargılananlar çıkmalı.
    çoğu atatürkçü ile ayrıldığım temel bir nokta var. "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen atatürk bunu Jean Jacques Rousseau'dan almış. fakat onlar bunu hiç önemsemiyor. egemenlik; yasama, yürütme ve yargı arasında paylaştırılıyor. çoğu ülkede her üç organ da halk denetiminden geçerek oraya yerleşirken bizim ülkemizde yargı kendi kendini seçiyor ve ölünceye kadar makamını koruyor. hangi ülkenin yargısı kendi ülkesinin vatandaşlarına rağmen kararlar alabilir ki?
    bizim atatürkçüler atatürk'ün jakoben anlayışının ilerisine gitmiş elitist manasında algılamışlar. cumhuriyet rejimi esas manada halkın(cumhurun) her konuda üstünlüğünü savunurken bizim cumhuriyetçilerin ne anladığını anlamak mümkün değil. belki elitist denebilir. ki elitleri koruyorlar. konumuza geri dönersek yargı; halktan uzak bir kurum olursa halkına eziyet etmek de hiç de geri kalmaz. gücü sınırlandırılmayan bir kurumun hepimiz kölesiyiz. Kölelik demek, bir insanın malıyla veya vücuduyla başka bir insanın avcunun içinde olması demektir. bu kölelik devam ettikçe bizden olan köleleri bari azad eyle demeyi kendi vicdanıma sığdıramam. köleliğin ilk basamağı acımaktır. birine acıyarak dışarı bırakılmasını dilemek ise köleliği kabul etmektir. direneceksek her türlü efendilere birlikte direnelim. efendilerimizin akp yandaşı, chp yandaşı, mhp yandaşı veya sadece kendi gücünü kullanmaktan zevk alan kişiler olmasının hiçbir farkı yok. adamların karnını biz doyuruyoruz ama kafalarına göre suçsuz iken hepimizi içeri atabiliyorlar. bize hizmet edenlerin bizi mutlu etmek için etrafımızda koşturup durması gerekir. biz ise bize bulaşmasın diye hakimlerden, savcılardan korkuyoruz.
    algıda seçicilik yapmayalım. benim şüphelim de senin şüphelin de eşit.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük