henüz ilkokuldaydım. ilk defa hastalanma numarası yapıp öğretmene ailemi aratacaktım ve bu sayede o gün okuldan yırtacaktım.
planı uygulamaya koydum. iki elimi de karnıma bastırarak "üff, ıhh, off" şeklinde inledim. amacım benim oturduğum sıranın yakınındaki sıralarda oturan arkadaşlarımın hasta olduğumu sanmalarını sağlamaktı. mutlaka içlerinden biri "öğretmenim, arkadaşın karnı ağrıyormuş." diyecekti. planımı hız kesmeden devam ettiriyordum.
en sonunda yanımda oturan arkadaşlarımdan biri "neyin var?" diye sordu. "ıhh karn... ıhhhh karnım ağırıyo..." dedim. arkadaşım da öğretmene karnımın ağrıdığını söyledi. planımın ilk bölümünü başarıyla tamamlamıştım.
sıra ikinci bölümdeydi. öğretmen eline küçük bir kağıt parçası alarak yanıma geldi. neyimin olduğunu sordu. karnımın ağrıdığını söyledim. öğretmenimiz ev telefonumuzun numarasını sordu. işte o an aptalca bir dalgınlık yaptığımı anlamıştım. uzun zaman önce öğrendiğim numarayı bir türlü hatırlayamıyordum. annem ve babam benim ne kadar unutkan bir çocuk olduğumu bildikleri için telefon numaralarını benim defterime yazmışlardı. ama ben o defterde telefon numaralarının yazılı olduğunu da unutmuştum. bunu öğretmene söylediğimde öğretmen beni azarlamıştı. ordan bir kaç tane yalaka da "ben iki yaşımdan beri hem annemin, hem babamın, hem de evimizin telefon numaralarını ezbere biliyorum." diyordu. diğeri hem annesinin, hem babasının, hem de diğer akrabalarının telefon numaralarını çok küçükken ezberlediğini ve hiç unutmadığını iddia ediyordu. bütün bunlar olurken ben o an sınıfta bulunan herkese küfürler yağdırıyordum. tabii bunu içimden yapıyordum.
planım yatmıştı. beni de yatırması an meselesiydi. birdenbire karnımın ağrısının geçtiğini söylesem öğretmen durumdan kıllanırdı. yalan söylediğimi anlardı ve iki kat daha fazla azarlardı. öğretmen yatıp dinlenmemi istemişti. ben de kafamı sıraya dayayıp yatmıştım.
işte o gün hayatım boyunca unutamayacağım aptalca dalgınlıklardan birini yapmıştım.