kuran ın benzerinin yazılması

entry64 galeri
    44.
  1. inananlar tarafından yaratanın kelimeleri olarak kabul edilen kuran-ı kerim m.s 610 lar da yeryüzüne inmiştir.. içinde insanla, doğayla, evrenle, parayla, yaşamayla ilgili bir çok ayet vardır. ayetleri incelediğinizde kutsal bir kitaba yakışmayacak derecede hatalar görürsünüz. bu da sizin allahı eleştirmenizi sağlar.

    örneğin kuran da kadınların erkeklerin eğri kemiğinden (kaburga yazmıyor ama insanın aklına başka eğri kemik gelmiyor) yaratıldığını, yöntilmeye muhtaç, otorite isteyen bir varlık olduklarından bahsediyor. erkeklere seslenirken, kadınları kontrol etmelerini, erkeklerin kadınlardan daha üstün yaratıklar olduğunu hatta gerektiğinde kadınları dövebileceklerini bildiriyor. şimdi 21. yüzyılda yaşayan bir insan olarak kuran da yapılan kadın tanımını en başta anneme yakıştıramıyorum. benim annem yönetilmeye muhtaç, saliha bir kadın değil. son derece ilkeli, güçlü ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir kişiliğe sahip. kuran ın kadınla ilgili düşünceleri (nisa suresinde geçer) annemi düşününce benim gözümde yerle bir oluyor.

    bir çok konu arasından bana göre en önemlilerinden biri de suçlulara verilen radikal cezalar. kuran da hırsızlık yapan bir kişinin, hırsızlık yaptığı elinin kesilmesi emrediliyor. hırsızlığa neden olan toplumsal nedenler araştırılmadan, faturayı direkt olarak suçu işleyen üzerinden kesen bir mantalite çıkıyor burda karşımıza. halbu ki internet çağında yaşadığımızdan biz yoksulluğun ve açlığın görüldüğü ülkelerde hırsızlığın daha çok yaşandığını, zengin ülkelerde hırsızlık oranının düştüğünü görüyoruz. bunun dışında bilim çağında yaşayan bir insan olarak, hırsızın elinin kesilmesi yerine onu topluma kazandırıp, iş verip, kesileceği eliyle resim yapmayı öğretmeyi daha doğru buluyorum. bu bana kuranda yazandan daha gerçekçi bir çözüm gibi geliyor.

    bir diğer husus kuranda bahsedilen, cennet-cehennem için verilen sınav. en büyük çelişkilerden biri de burada aslında. sınav dediğiniz şey herkes için eşit şartlarda gerçekleşmeliki kusursuz olabilsin. şimdi adamın biri yoksulluğun ve sefaletin göbeğinde, diğeri binlerce kişinin hayatları boyunca çalışıp kazanamayacağı bir servetin sahibi olarak doğuyor. paraya sahip olan kişinin, fakire yardım, fitre, zekat gibi sevap oranları fazla olacağı gibi günah olarak kabul edilen şeyleri de (hırsızlık, tecavüz gibi) yapma olasılığı düşük olacaktır. fakirlik içinde yetişen kişi hırsızlık başta olmak üzere cana ve mala zarar verici bir çok eylemde bulunacaktır. kuranda bahsedilen bu sınavda zenginlerin fakirlere oranla fersah fersah avantajlı olduğunu ortadadır. he yoksullar direkt olarak cennete gidecekse o zaman burada da zenginlere yapılan bir yanlış söz konusudur. yani bu tür bir sınavda eşitsizlik daima olmak zorundadır.tüm bunların ötesinde hiç tanrıdan, kitaptan haberi olmayan, dünyanın ücra köşelerinde yaşayan bir çok insan var. bunların durumu ne olacak diye düşünmeden edemiyor insan.

    kuranın doğayla ilgili yanılsamaları da saymakla bitmeyecek türdendir. dünyayı evrenin merkezine koyan kuran, insanı da dünyanın merkezine koyar. oysa yapılan bilimsel (gerçek, kanıtlanmış) araştırmalar bize dünyanın evrenin herhangi bir gezegeninden biri olduğunu, güneş sisteminin içinde diğer gezegenlere bağımlı olarak yaşadığını (örneğin diğerlerinin çekim kuvveti olmasa dünya meteor taşlarının akınına uğrardı), insanın ise doğa yaşamının koşullu bir uzantısı olarak dünyaya geldiğini, insanlardan önce de dünyada yaşamın var olduğunu kanıtlamıştır. insanın bu duruma gelirken geçirmiş olduğu aşamalar konusunda da bilim ile kuran arasında görüş farklılığı vardır. kuran insanın ilk yaratıldığı andan itibaren değişmediğini "iddia" ederken, bilim insanın yaşanılan dönemlere, coğrafi şartlara göre belirli aşamalardan geçtiğini "kanıtlamıştır". bazı kuran savunucuları ısrarla bilimin insanın maymundan geldiğini söylediğini savunması da son derece komik bir iddiadır. hiç bir bilim adamının böyle bir düşüncesi olamadığı gibi ele geçen verilerde böyle bir durumu işaret etmez. eğer öyle olsa eve bir maymun alıp yetiştirerek onu insan haline getirebilirdik. bu tabi ki sapıkça bir düşünce. bilim, insanın maymundan geldiğini değil, tüm canlılar akraba olduğunu ve özellikle de maymunla yakın akraba olduğunu söylemektedir.

    ben özgür bilince sahip bir insan olarak kanıtlanmış verileri, iddialara ve çeşitli söylentilere tercih ederim. bu bağlamda düşündüğüm zaman bugün bilim adamları (ilahiyaçılar hariç çoğu ateisttir) oturup kitap yazdıkları takdirde kurandan daha tutarlı, doğa ve insan hakkında gerçekçi açıklamalar yapacaklarını düşünüyorum. eğer bilim adamlarının yazacağı kitap kurandan daha akılcı ve nesnel gerçeklere dayansaydı bugün yaşamakta olan imanlı kimselerin hangi kitaba itabar edeceklerini ise çok merak ediyorum doğrusu.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük