dost dendiği zaman ilk aklıma gelen isim. bir zamanlar evlerinden yükselen kafkas ezgilerinin derinliği kadar duygusal, bir zamanlar müzikte kullandığı kalem kadar keskin zekâlı, bir zamanlar güldüğü güldürdüğü gibi hayat dolu, bir zamanlar mütevaziliğinden utanarak attığı adımlar kadar ağır başlı ve olgun, bir zamanlar karşı cinse yaklaşırken art niyetsiz oluşunun saflığının kalbinin güzelliğinin yüzüne yansımış hali gibi güzel insan: her zaman dost insan.
eskiden çok güldürürdü bizi. dünya umrunda değildi. birgün aşık olduğu haberi geldi. inanmadık tabii ki. yine o gönül okşanmalarından birinde geçici heveslerle zaman geçirdiğini düşündük. günden güne kayboldu. numarasını değiştirmiş, internete girmemeye başlamış ve evden çıkmadığını duyar olmuştuk. artık aşık olduğuna iyiden iyiye bizlerde inandık. bizlerle de bağını kopardı eşek herif * aradan bir buçuk yıl kadar zaman sonra o büyük aşkıyla bağlarının koptuğu haberi geldi. ** bizim oğlan * döndü dönecek derken daha beter bir ruh hali ile yaşama devam etmek ile edememek arasında yaşadığını duyduk. bir kaç psikolojik harekât ile tekrar iletişime geçerek öğrenemediğimiz aşk hikayesini de dinlemeyemeden eski günlere döneriz umudu ile haberleşir olduk fakat o eski melterh gitmiş yerine emeklilik primlerini yatıran hayattan ümidi kesmiş bir dost gelmişti. aşkının onda bıraktılarıyla, bizim onda bıraktılarımız arasında dağlar kadar fark vardı. ancak öğrendik ki, kızcağızı kendi eşekliğinden kaybetmiş.**
bir aşk hikayesinin kurbanı olan dostumuz, zannediyorum ki halen bu aşkın peşinden sonsuza dek gideceğe benziyor. ** yuri'nin tanıştırmak istediği kişileri de reddettiğine göre...
şahsen erkek olmuş olsaydım değil sen, mecnun olsaydım geri çevirmezdim onları, hele o h.. *
yeruşalayim'e davetimizi de reddettiğine göre zannedersem bu topraklara demir atmaya kararlısın. her daim yanımızda oldun, bizim de senin yanında olmamızı centilmence geri çevirmenin burukluğunu yaşasamda, her daim kalbini dinleyerek yürüdüğün için yolun açık olsun. pek aşk ile alakam olmasa da geçen gün sana söylenen ''iranlı bir şair diyor ki; ''aşk'a uçarsan kanatların yanar.'' bu söze cevap mevlana cevap verir; ''aşk'a uçmazsan kanat neye yarar.'' * uç melterh uç'' dendiğini hatırlıyorsundur. akşam toplantıda birinin söylediği şu sözü de ben ekliyeyim o halde; ''bir kadını ağlatırken cok dikkat edin, çünkü tanrı gözyaşlarını sayar.'' bu bizim inancımızda çok kullanılan bir tabirdir. bunu sana uyarlıyorum: ne o kızı, ne de kendini gözyaşlarınla sına, sonsuza dek mutlu mesut bir hayat sürersiniz umarım.
lafı çok uzattım. beni bu sözlüğe davet ettiğinde burun kıvırarak ve seni kırmamak için onaylamış olsam da gelmememek için diretmekte ne kadar haklı olduğumu görüyorsun canım yoldaş. geldiğimden beri cinsiyetci ve ayrımcı başlıklardan başka pek bir şeye denk gelmedim. ve senin çaylak olma sebebini de öğrenince artık burada kalmamam gerektiğinin bahanesini de yaratmış oldum * umarım sen de söylediğin gibi tez vakit buradan kaydını sildirir, klon olmayan sözlüğümüzde bition'da milleti irdeleyip sabah akşam gülmeye devam ederiz, gülmeyi unutmadıysan...
küçüğünle ikinizi yeruşalayim'e elbet götüreceğim bunu yaz bir kenara * hatta bakarsın roni'de kafileye dahil olur * umarım hiç bir zaman o koca yüreğinin cesareti sönmeden hayatına devam edersin, en mutlu hallerde ve bir sabahçı rüyası dostluğunun serinliği ile...
her daim dostun olarak kalacak olan tsadik sofit...