havalar çok soğumuşken akla düşen, özlenilen ısınma aracı.
sabahları buz gibi bir evde gözlerini açıp yataktan çıkmak istememene neden olsa da güzeldi soba.
hele bir de afillisi olursa (bkz: kuzine)
soba yanarken çatır çutur seslerini duymak, alevleri izlemek insana ayrı bir haz verir.
sabah sobayı yaktıktan sonra ev ısınana kadar ısınmak için evi toplama işine girişirsin. (çocuksan da battaniye altında çizgi film izlersin.)
soba, ısındıktan sonra ekmekleri sobanın üstüne koyarsın ve kahvaltıya enfes bir lezzet katarsın.
sobanın üstüne çaydanlığı koyar ikindi çaylarını hazırlar, yanına da minder atar ve orada ders çalışır, kitap okur bazen de kedi gibi uyursun.
akşam yemeklerini sobanın üstünde yavaş yavaş pişirirsin. psikolojik mi bilmem ama yemeklerin daha lezzetli olduğu hissine kapılırsın.
banyo yaptıktan sonra sobaya yapışır, saçlarından damlayan suların sobaya düşüp tıstıslamasını sağlayarak saçma bir oyun oynarsın.
mandalina veya portakal kabuklarını üzerine koyup evi mandalina yanığı kokutursun. ama güzeldir.
akşamları kestane pişirebilirsin. kuzineyse börek yapabilirsin. patates közleyebilirsin. kumpir yapma denemelerine girişebilirsin.
elektrikler kesildiğinde sobanın etrafına toplanıp sobanın tam ifadeyle güldür güldür yanışını dinleyebilirsin.
dışarıdan geldiğinde ellerini sobanın üstünde tutup ısınmaya çalışır, ayaklarını yanmaları pahasına sobaya yapıştırırsın.
soba lodos olunca tüter, evi kurum basar, aralıklarla sobaya kömür atman gerekir, uğraşması zordur ve pistir. odun daha temiz olsa da daha pahalıdır.
ama güzeldir.