çarşamba günü son 2 dersimi iade ettiğim vakit çıkış alacağım, "ne çabuk geçti bee" dediğim, vakt-i zamanında derslere gitmeden ders geçmeyi başardığım halde şimdi için için özlediğim... diplomamı verecekleri gün aynı zmanda "öğrenci" sıfatımı çalacakları için de sinirlendiğim; mezun oluyor olmanın verdiği o pis psikolojiyle " ee şimdi nolucak yanii.." sorunsallarıyla boğuştuğum, yoğun tempoda iş ararken, aslında okulda öğretilenlerle gerçek hayatın gerçek(!)lerinin birbirini tutmadığını gördüğüm, "niye bizi 4 yıl oyaladılar?" diye kendi kendime söylendiğim * aslında en güzel yıllarımı geride bıraktığımı bildiğim... hiç bir anımı paketleyip beynimde tozlansın diye kaldırmak istemediğim... sırf yeniden "öğrenci" olmak için bile yüksek yapsam mı die düşündüğüm... arkadaşlarımın birer birer evlerine dönmesiyle kendimi son zamanlarda boşlukta bulduğum.. bir daha asla biraraya gelemiyeceğimizi anladığım... bütün bu düşüncelerden yorulduğum..
Aslında söylenebilecek, eleştirebilecek bir sürü şey varken şu anki psikolojiyle hiçbirini görmediğim görmediğim ve söylenmediğim için kendi kendime şaşırdığımm... Hiç bir yaz okulunu kaçırmadığım... Yavaş yavaş el salladığım... insanı olgunlaştıracak bir çok olaya şahit olduğum... Çarşamba günkü sınavlara biraz daha çalışmazsam otomatik olarak 1 sene uzatacağım... Benim canım okulum....
ve canım arkadaşlarım.. Belirtmek isterim ki, gece 4-5lerde yatıp, öğlen arkadaşları kahvaltıya çağırışlarımız, kahvaltının neredeyse akşam yemeğine kadar sarkışı, soğukta "bakkala kim gidecek?" sorununu tartıştığımız, nescafe 3ü1 arada toplantılarımız vb. öğrenci evi aktivetelirimiz iş dünyasının hayatımıza getirdiği mecburi çalışma-yatma-kalkma saatleri ve birçoğunuzun şehri terk etmesi sebebiyle son bulmuştur...