hep artikel öğrettiler, fiil çekimleriyle uğraştık, diye şikayet edilmiş de anlayamadığım bir şey var: almanca nasıl öğrenilecekti zaten?
laf sözel pratik eksikliğine getiriliyorsa, sözel pratik; yazarak, çalışılarak, sınavlara girilerek öğrenilmiş dilbilgisel kurallardan daha hızlı unutulur zamanla, eğer tekrar edilmezse öğrenilen. sırf sözel pratik çaıştırılsaydı, şimdi yukarıdaki örnekler bile akılda kalmazdı eminim. ayrıca, dilbilgisi anlamında temeli olan birisi, kendi çabasıyla, film izler, en önemlisi kitap okur, sözel yönünü de geliştirir. ama tekrar etmezse, okumazsa insan, hangi kursa giderse gitsin haliyle unutacaktır bir süre sonra bir dili. hele mevzu bahis olan almanca gibi alamet-i farikası istisnalar olan bir dilse.
konuşarak dil öğrenileceğini sanmışlarla her karşılaştığımda üzülürüm. temel olmayınca, kaç yıldır almanya'da olmalarına karşın, kendilerine has, gülünç, bir dil oluştururlar bu insanlar zamanla. evet, dil öğrenmişlerdir zamanla konuşarak da, öğrendikleri almanca değildir maalesef. bir de biraz önce de yazdım, almanca gibi; ingilizce gibi kural değil, her kural kelimeden kelimeye değiştiği için ve artikel olayından dolayı teker teker kelimelerin ezberlenmesi gerektiği bir dilse üstüne konuşulan. ama ben yanlış yunluş konuşurum, önemli olan bir şekilde anlaşmak diyorsa insan tabi sorun yok.
eğitim sistemimiz çok gelişmiş değil, çağdaş metotlar falan kullanılmıyor belki her okulda ama hiç kursa gitmeden, kendi çabalarıyla dil öğrenen alimleri de unutmayalım.