Yine uludağ sözlüğün bazı kesiminin ne kadar yerlerde olduğunu görmüş olduğum bir konu daha.
bu, tam bir yeşilin, beyin çeperindeki küçük kanallardan geçen bir düşünce olmuştur hep. sanki adamları allahın olmadığına inandırsan tecavüze annelerinden, hırsızlığa babalarından, cinayete kardeşlerinden başlayacaklar dersin. Çünkü ahlaklı olmayı, iyi olmayı, namuslu olmayı, dürüst olmayı allahın zoruyla yapıyorlar gibi geliyor bana. belki korkudan, belki ilahi ödüllerin ağızda salgılattığı salyadan, belki de topluma ayak uydurmak için.
ammmaaa!
allahın olmadığını bildiği halde ahlaklı ve dürüst olan insanlar?
Hiçbir şeyden belkentisi olmadan, hiçbir şeyden korkmadığı halde ahlaklı ve dürüst olan insanlar?
kendilerine ve karşısındaki insanlara olan saygılarından erdemli olmayı seçen kişiler?
ya onlar... onlar boşuna mı iyi bireyler oldular?
iyi bir şeyi, kendisinden değil de, ancak ve ancak itici güçlerin etkisiyle ve karşılığında bir şeyler bekleyerek yapabilen ve ancak öyle iyi(!) olan birinden korktuğum ve ürperdiğim kadar, hiçbir hırsızdan, katilden ve tecavüzcüden korkmadım.