kadınların doğurmaktan başka bir işe yaramaması fakat bu gerçeği kabullenmeyip ısrarla erkeklerle eşit olmaya çalışmaları ve her ısrar edişlerinde sıçışlarına yeni bir boyut kazandırmaları durumudur.
kadinlar dar çerçevelerinden bakarlar hayata. anlamaz, duşunmez, mantik olgulari yoktur, felsefeyi anlamaz ve uretemezler, sanatin gelişimi icin yeni birşey ortaya koyacak bireysel ozgun yaraticiliktan ve dogayi orneklemekten yoksun, basit ornekcilerdir. hicbirşeyle ilgilenip egilim gosterip dunyaya bir şey vermeye calişmazlar. hazıra dağ dayanmaz tezinin en kuvvetli ispatları olarak yaşarlar hep. gerek maddi gerekse manevi kişinin birikimlerini ve kendisini bir kımıl zararlısı gibi kemirir durular.
sahip oldukları tek özellik olan doğurganlığı sadece kendilerine yontup bencilce insan soyunun devamini tek başlarina sagladiklarini sanirlar. kadinlarin asıl psikolojisi erkekler yanlarından gittiklerinde tek başlarına savunmasız kaldıklarında ortaya cikar, kendi acizliginin farkina varan dişi bunye haddini bilir ve hemen sığınacak bir liman arar yakınlarında. daha önceleri yanında koruyucusu oldugunda " tü kaka" dediği şeyler artık kendisi için bulunmaz bir nimet bile olabilir çoğu zaman. dünyaya ve hayata şekil verdiklerini iddia eder dururlar cahilce. hatta büyük bir çoğunluğu dünyanın kadınlar tarafından yönetilmesi gerektiğini savunur. tarih boyunca en kanlı savaşların sebebi ,yahut kaybedilen zenginliklerin, makamların, ülkelerin ve hatta çoğu zaman kaybedilen hayatların sebebi hep kadınlar olmuştur.
kadinlarin dunyayi biz yonetsek super olurdu düşüncesi bir gün gerçekleçecek olursa eğer kan govdeyi gotururdu kesin. herkes elinde beyzbol sopasi ile gezerdi.