Duyguların içinin boşalmasının, tüm değerlerin çıkar ile lekelenmesinin, bir de yetmezmiş gibi çeviri diliyle konuşulmasının ardından gelen içler acısı süreçtir.
o zibidi radyo diceyi kızlar gibi dakika başı "seni seviyorum" der oldu insanlar. "hadi görüşürüz, seni seviyorum." "bana bir bardak su verdin, seni seviyorum"...
9 yaşında bir kız yeğenim var. geçenlerde ona bir pantolon giydiriyordum, bana dedi ki: "onu giymem hala, ben bu pantolondan nefret ediyorum!"
nefret?! ne yaptı o pantolon be kızım sana? babanı mı öldürdü, annene işkence mi yaptı, sana tecavüz mü etti? nefret kelimesi bu kadar kolay mı? düşünmesi bile korkunç ama, birisi yukarıda saydıklarımı yapacak olsa, ona karşı hissedeceğin duyguyu nasıl adlandıracaksın o zaman? nefret odur işte! pantolondan nasıl nefret edilebilir ki?!
benzeri bir biçimde, bir kadın arkadaşım var, evli barklı, çoluk çocuk annesi, o da bana "aşkım" dedi, onu da haşladım. oysa bana asılacak hali yok elbette... ama aşk bu kadar kolay mı? aşkım dediğin insan, senin aşkın olmalı be arkadaşım, kocan olmalı... aşk bu. birisine aşkım diyorsan, yeri gelince onun için öleceksin. onsuz yaşamamak için hayatında çok şeyi gözden çıkaracaksın. gecelerini gündüzlerini onunla yaşayacak, ya da yaşayabilmek için her şeyi göze alacaksın. onu düşününce için titreyecek. birbirinize ait olacaksınız, gözünüz dünyayı görmeyecek... işte bu kişiye "aşkım" diyeceksin, bu söz ağızlara sakız olmak için fazla büyük bir söz çünkü...
tıpkı "dostum" sözü gibi... şimdi gençler birinden sigara istiyor, o da verince "sağol dostum" diyorlar. dost? ne ara dostun oldu o senin yahu?! ne zaman omuz omuza direndin sen onunla birlikte, ne zaman kimseye söylemediğin en derin sırlarını açtın ona? ne zaman varınızı yoğunuzu paylaştınız, ne zamandır özlüyorsun onu sen? ne dostu yahu? arkadaşın bile değil o, sadece bir sigara verdi diye dost mu oldu, bu kadar ucuz mu dostluğun senin? yoksa dostluk kavramına mı saygın yok?!
insanlar kelimelerin ağırlığını taşıyamıyorlar artık.. en basit duygular için bile büyük kelimeler kullanmaya başladıklarından beri sıfatlar arttı farkında mısınız?
hani koç firmasından sonra "hakiki koç" çıktı ya, ardından "öz diyarbakırlılar" falan; yakında biz de öyle konuşur olacağız:
"öz aşkım"
"en öz dostum"
"ekstra nefret"
"süper sevgi"
"hiper korku"
falan filan.