Bu sözcükleri kanımla yarattım,
evet, acılarımla yarattım bu sözcükleri!
Anlıyorum sizi dostlar, her seyi anlıyorum.
Benim olmayan sözcükler girdi araya,
anlıyorum sizi dostlar!
Havalanmak istiyormusum gibi
kusların kanatları, bütün kanatlar
imdadıma yetisti,
iste benim olmayan bu sözcükler
ruhumun bu karanlık esrikliğini kurtarmaya geldi.
safak,
sıkıntı dügümlerini bogazımda hic
bu kadar sıkmadı sanki.
Yine de
kanımla yarattım, evet, acılarımla
bu sözcükleri. Yarattım onları!
Nese icin sözcükler yarattım
alev alev bir tacken yüregim;
civileyen acının sözcüklerini,
sizi kemiren icgüdüleri,
tehdit eden atılımları,
sonsuz istekleri,
acı kaygıları,
ak cemsiye cicekleriyle dolu kırmızı bir toprak gibi
ciceklenen ömrümü örten ack sözcüklerini.
icimden tasıyorlardı. Hep tasmıslardır.
cocuk, acım cıglıktır
ve sevincimdir sessizligim.
Daha sonra unuttular gözler
herkesin yüreginin rüzgarıyla
süpürülen gözyaslarını.
simdi söyleyin bana dostlar
nereye saklandıgını
hıckırıkların bu buruk öfkesinin.
Sözcükler geldi ve bir safak gibi
bastırılamaz yüregim parcalandı onlar arasında,
asılarak ucuslarına,
sürüklenip, cekilip kahramanca kacıslarında,
terkedilmis ve cılgın ve onlar altında unutulmus yüregim
ölü bir kus gibi, kanatlarının gölgesinde. *