--alıntı--
ah be yavrum, yüzyıllardır türkler allah demekten gocunmadı şimdi sen "türkler tanrı der" diye diretsen ne olur ki anca kendini heba edersin.
--alıntı--
türkçe konuşmaktan gocunuyoruz hepimiz. burada dinsel bir meseleden değil dilsel bir meseleden bahsediyor yazar. türkler medeniyetten önce bile tengri diyorlardı kendilerini yarattığına inandıkları varlığa. hatta müslümanlığı kabul etmelerinden sonra bile.
kaşgarlı mahmut'un ünlü eseri divân-ı lügati't-türk'de tengri üç anlamlıdır, bunlar:
-tanrı
-gök, sema (müslüman olmayanlarca)
-büyük bir dağ, büyük bir ağaç gibi göze ulu görünen her şey (müslüman olmayanlarca).
--alıntı--
tengri'nin allah'ın adı olarak kullanımı:
ünlü arap gezgin ibn fadlanın naklettiğine göre o sıralarda islama henüz girmiş olan oğuz türkleri herhangi bir zorluk ile karşılaştıklarında bakışlarını gökyüzüne yöneltip bir tengri. derlermiş. başta kaşgarlı mahmud olmak üzere islami dönemin tüm yazarları allah kasdıyla tengri ismini kullandıkları gibi bütün kaynaklarda her işe; söze kutlu bir nitelik kazandırmak kasdıyla ilk önce ulu tengrinin adı anıldıktan sonra başlanması gerektiğini bildirmişlerdir.
türk tasavvuf tarihinin öncü ismi ahmed yesevi de divan-ı hikmet adı ile biraraya getirilen "hikmet" adlı şiirlerinin 12'sinde bu kelimeyi asli şekliyle "tengri" olarak kullanmaktadır.
anadolu tasavvufunun en önemli isimilerinden yunus emre( xiii.yy.) ve niyazi mısri de şiirlerinde "tengri" anlamındaki "tanrı" ve eşdeğeri olarak "çalab" kelimesini kullanmışlardı.
--alıntı--
(kayak: vikipedi)
islama gönül vermiş tasavvufçular bile tengri derken, çalab derken "türkler yüzyıllardır allah der." şeklinde cahil cühela açıklamalar yapanlara: