son noktasını, o son damlayı tam hatırlamıyorum ama çektiklerimi bir ben bilirim desem çok arabesk olsa bile yalan olmaz.
her şey bir gün dersten çok sıkıldığımda, dersten sıkılmam bir kenara, o girdiği her yere sinen 'ben zenginim' havasını tüm sınıfa yaydıktan sonra bir de aptal saptal söylemleriyle hocanın üzerinde de bir hakimiyet kuran aptal ve sakil kızın sinirlerimi zıplatmasıyla başladı. kıza ne kadar gerizekalı olduğunu ifade eden bir takım cümleler sarfettikten sonra hocayı çok seviyor olsam da 'şuna prim verdiğiniz için size de inanamıyorum' diyerek kapıyı çekip çıkmıştım.
elbette hemen kilise sokağına gittim. kilise sokağında her zaman buluştuğum adamla buluşup gündüz vakti kilisenin duvarına dayanıp ve kaldırıma da bir güzel yayılıp ucuz şarabımın keyfini sürmeye başladım. sorunlarım vardı, asi ve sert bakışlarımın kaynağı onlardı. tabi kızları da tavlıyoduk böyle, inkâr edemem..
derken 'o' geldi.. geldi ve 3 sene boyunca hayatımda kaldı. şimdi olsa 'keşke hiçbir saniyesini yaşamasaydım' deyip bir kaç saniye sonra kendimi yalanlıyorum. fakat keşke'lerle olmuyor işler, 'yaşandı ve bitti' işte..
yaşadıklarımızı anlatmayacağım. ona başlarda her kız gibi '2 gün takılıp ayrılacağız' gözüyle baktığımı, onu muhtelif kereler aldattığımı, kısacası hayatımdaki bir tırnak makasından daha değerli olamadığını anlatmayacağım. ilk 6 ilâ 9 ayın sonunda, her şeye rağmen hiçbir zaman onun kötülüğünü istemediğimin farkında olduğumu, aslında onu baya baya sevdiğimi, dahası ona deliler gibi aşık olduğumu anlatmayacağım.
tüm o acı tatlı anları buralara dökemem. dökmek yakışmaz hem bence. yani ne bileyim, elimde kalan son şeyler onlar zaten. ama bazı şeyler var işte. o söküp atamadığım, yokedemediğim. esasında çokça zamandır boşvermiştim. hatta ayrıldığımızdan, beni terkettikten beri o ki terkedeli 2.5 yıl oldu. 'onu unutamıyorum' dersem haksızlık ederim kendime. aslında unuttum. fakat 'ne kadar unutabilirim ki?' o kadar unuttum işte..
küller var. hafif bir meltem ile tekrar ateşe kavuşan. küller var. sevmek için kullandığım organlardan birinde, hâlâ yanmak isteyen. bir bilgisayar oyununda, inadına aksi yönde giden bir araba gibi. 'ters yön' yazısına aldırmadan gitmeye devam eden..
size ardından neler yaşadığımı anlatmayacağım. anlatırsam ifade edemez. o kullandığım ilaçları, sokaklarda düşüp bayılmalarımı, odamda tıkılıp kalmalarımı, insan içine zorla attığım vücudumu tanımadığım bedenlere bıraktığımı ya da eve dönüp pişmanlık yaşayıp hâlâ safça hatta belki salakça 'onu aldattığım'ı sandığımı.. gelen her ambulansın, her polis devriyesinin benim için geldiğini sandığımı, sokakta bir yerde onun adını görünce çılgına döndüğümü ya da her izlediğim filmde başrole onu koyup ona ulaşmaya çalıştığımı.. fotoğraflarını slayt gösterisi yapıp monitörümde bilumum gözyaşı izi bıraktığımı..
sonra nefrete evrilen duygularımı anlatmayacağım.
ona kaç kez küfür ettiğimi, 'seni seviyorum ben amına kodumun karısı, neden gittin nedeeeeennnnnnnnnnnnnnnn??!!!!!!!!' diye ağlayarak bağırdığımı. kaç defa beddua ettiğimi falan anlatmayacağım. anlatırsam nereye kadar anlatabilirim bilmiyorum.
onun beni 3 ay sonra aradığını, çok sakin ve belki de bana dönmek istediği hâlde azarlayıp, görüşmek istemediğimi söylerkenki rahatlığımı, o saatten sonra nasıl boşaldığımı, düzeldiğimi, kendime döndüğümü...
yaklaşık 1.5 sene sonra onun benden neden ayrıldığı gibi zamanında öğrenebilmek için kıçımı yırttığım bir mevzunun aslını öğrendiğimdeki serinkanlılığımı ve siklemezliğimi anlatmayacağım. çünkü bu işler böyle. biliyorsunuzdur az çok sizde..
ardından tam 2 yıl geçtiğinde, beraber yaşadığımız kötü fakat mühim bir anının arifesinde onu o zamana kadar hiç aramadığım hâlde, bir kaç arkadaşın gazıyla, gecenin 3'ünde, içip içip onu aradığımı, aramızda,
- x ?
+ kimsiniz ?
- x ben y..
+ ne ? y mi ? y mi ? neden aradın ? (ultra kinayeli)
- yaa, öylesine.. (ne diyeceğimi zaten bilmiyorumki. bilsem aramam, mail falan atarım.)
+ neden aradın ? numaramı nerden buldun ? sevgilim çok kıskanç biri, bir daha sakın arama.
- sevgilin kıskanç biri olsa kaç yazar yaa, çok iyi bir niyetle aramıştım fakat görüyorum ki sen bunu haketmiyorsun.
gibi bir diyalog geçtiğini, ve bir süre daha küllerin ateşe kavuştuğunu..
ardından hemen hemen yine 6-7 ay geçtikten sonra da bu yazıyı yazdığımı size anlatmayacağım.
ve tek bildiğimin 'aşk acısı' denen o orospu çocuğu için ne lustral, ne cipralex, ne de xanax işe yarar, kas geveşeticilerin de antidepresanların da allah belasını versin, en iyi ilaç yanınızda olacak iyi bir dost ve gireceğiniz ortamlardan çıkaracağınız ekmekten mütevellit 'çivi çiviyi söker' atasözüdür demeyeceğim. siz yaşayarak öğrenin..