beşiktaş taraftarı

entry3267 galeri video17 ses1
    72.
  1. Çarşı her şeye karşı

    TEMEL YiRMiBEŞOĞLU

    Liglerin en coşkulu, en üretken ve en etkili taraftar topluluğu Beşiktaş Çarşı grubu, 2007'de 25. yılını kutlama hazırlıkları yapıyor.
    Entelektüel, ağırbaşlı, hınzır, sivri dilli, muhalif, hümanist, anarşist, küfürbaz gibi farklı insanlardan oluşan Çarşı'nın seveni kadar sevmeyeni de çok. Ama şu da bir gerçek ki Türkiye'nin en popüler taraftar grubu. En pratik ve en akılda kalıcı sloganları onlar geliştiriyor. Zaman zaman taraftar olmaktan çıkıp siyasî ve toplumsal mesajlar da verebiliyorlar. Futbol ile ilgili pankartları kadar Irak, Filistin ya da Türkiye'nin hassas olduğu dinî ve millî meselelerle ilgili sloganları da akıllarda kalıcı. Hit şarkıları devşirip takımlarına besteler yapan, gerektiğinde bir pankartla toplumun duygularına tercüman olan, yeri geldiğinde Çarşı her şeye karşı diyerek tepki koyan bu grubu mercek altına aldık.

    Tezahüratları ve maçlarda açtıkları pankartlarıyla adından her geçen gün biraz daha söz ettiren Çarşı, en çok da Çarşı her şeye karşı sloganıyla tanınıyor. Aslında Beşiktaş futbol takımının kapalı olarak tabir edilen tribününde açılmış bir pankarttı bu. ilk bakışta negatif görünse de, salt neye ya da kime karşı olduğu belli olmayan, Çarşı grubunu temsil eden isimlere sorduğumuzda ise Haksızlığa, adaletsizliğe ve ona çanak tutanlara verilmiş bir cevap olarak karşımıza çıkıyor. Çarşı, ismini Beşiktaş semtinin içinde küçük esnafların bulunduğu yerden alıyor. Galatasaray'ın Mecidiyeköy'de Fenerbahçe'nin Kadıköy'de yerleşmesi gibi Beşiktaş futbol takımının da atardamarını Çarşı oluşturuyor. Derbi maçların inönü Stadı'nda oynandığı dönemde, Beşiktaş taraftarı Çarşı'da toplanıp grup halinde inönü Stadı'nın kapalısını kapmaya çalışırmış. Bir zamanlar kapalı için kavgalar yapılır, emanetler çekilir, kan dökülürmüş. Şimdi bunlar geride kaldı. Artık büyük takımların kendi statları var. 1993 yılında alınan bir karar sonrası tribünlerde yarı yarıya taraftar bulunması kaldırılınca, sokaklara taşan yer kapmaca kavgası yerini "en iyi taraftar grubu kimde?" ye bıraktı. Son yapılan anketlerde Beşiktaş Çarşı Grubu'nun en tanınan taraftar kitlesi olduğu ortaya çıktı.

    Hakem Ali Aydın'ın Pascal Nouma'ya "zenci futbolcu" sözleri tribünler için yeterli olmuştu. Bir sonraki maçta Hepimiz zenciyiz pankartı, tribünlerin din, dil ırk ve renk ayrımına geçit vermediğinin ispatıydı. Fenerbahçe taraftarlarının Rıza Çalımbay için astıkları "Rıza efendi iki ekmek bir süt" pankartına cevap gecikmedi. Hepimiz kapıcıyız. Hatta sahiplenmişliği göstermek için bir de beste yapıldı. Halkın takımıyız. Hepimiz kapıcıyız./insanların efendisi topluma hizmet edendir./Hepimiz emekçiyiz, halkız, Beşiktaşlıyız. PKK saldırılarının arttığı dönemde Şehitler ölmez vatan bölünmez istiklal Marşı'ndan sonra inadına söyleniyordu. Beşiktaş tribünlerinin bu üretkenliği rakipleri için de bir örnek teşkil etti.

    Usame bin Ladin'in ikiz kuleleri bombalaması tribünlere esin kaynağı olurken yeni beste de gecikmedi: Nasıl yıktın Amerika'yı/Usame baba bize kıyak yapsana/Sami Yen'i bombalasana. Bunlar marjinal olarak ortaya çıksa da Beşiktaş taraftarı vatandaşlık görevini yerine getirip "Vergimizi de vereceğiz, şampiyon da olacağız" diyordu. Siyah-Beyaz renklerin değerini göstermek için de Erkek adam renkli takım tutmaz sloganını geliştirdi. Irak Savaşı'na Beşiktaşlıyız savaşa karşıyız diyerek tepki koydular. Yıldız futbolcuların takımdan ayrılmak istemesi üzerine "Bu sevda bitmez, bu hasret dinmez, isteyen gider hiç fark etmez" pankartıyla onlara mesaj yolladılar. Beşiktaş'ın aldığı kötü sonuç karşısınad bile "Biz seni sevinmek için sevmedik ki!" diyebilecek kadar vefalı olduklarını gösterdiler.

    Repertuarımız sanatçılardan geniş

    Alen, Sarı Murat, Optik Başkan, Ayhan Güner... Bu isimleri herkes bilmeyebilir; fakat Beşiktaş kapalı müdavimleri onları çok iyi tanıyor. Çarşı grubu olarak adlandırılan kapalıdaki 5-6 bin kişilik taraftarın başında bulunan tribün liderleri. Sorularımızı sorduğumuzda "Eğer biz tribünün sesiysek söylediklerimiz de onların sözüdür." diyerek grup kararı alındığını görüyoruz. Çarşı'nın doğuşunda 12 Eylül ihtilalinin de parçası var. ihtilal yıllarında tribünler yarı yarıya dolarken kapalıyı kapma çabası Çarşı'nın ruhunu oluşturuyor. O ruhla da UEFA'da oynanan Vaduz maçında 24 farklı besteyi seslendirdiklerini ifade ediyorlar. Tezahürat işinin yürekle ilgili olduğunu da belirterek "Bizim repertuarımız sanatçılardan geniş." diyorlar.

    Ama takımlarının bir marşı olmamasına da üzülüyorlar. Birçok beste yapıldığını belirtiyorlar fakat tribünde marş geleneğinin olmadığını, şarkıların bestelenmesinin kolay olması nedeniyle kabul gördüğünü söylüyorlar. "Beşiktaş'ım benim biricik sevgilim" şarkısının bir maçta 25 dakika kesintisiz söylendiğini hatırlatıyorlar ve bunun dünyada benzeri olmadığını iddia ediyorlar.

    Tribünde din, dil, ırk, sağcı-solcu ayrımı olmaz

    Hayatı Beşiktaş'a endeksli olarak yaşayan insanların olduğunu söylüyorlar: "Çarşı her şeye karşı derken adaletsizliğe, haksızlığa karşılık var. Bizim çarşıda demokrasi vardır. 6 bin kapalı koltuk var. Herkes fikrini makul ölçülerde ortaya koyar. Merkezde Beşiktaş var, onun içinde oturup üretiyorlar. Şarkılar, sloganlar bu kendini vermişlikten çıkıyor. Tribünde, Ermeni-Yahudi, solcu-sağcı, ülkücü ya da din, dil, ırk ayrımının olamayacağını belirtiyorlar. Beşiktaş'ın siyaseti yapılmaz. Ancak Beşiktaş altında birleşilir." diyerek kesin konuşuyorlar.

    Devlet büyüklerini yuhalamayız

    Süleyman Seba yaşlanmıştı. Dinamik isimler gerekliydi. Biz saygımızı hiç kaybetmedik. Ama Beşiktaş küçülüyordu, enerjisini kaybetmiş yönetim vardı. Rant grupları oluşmuştu. Biz o dönemde onlara yenildik. Değişim şart oldu.

    Tayfur'un jübilesinde yapılan ıslıklamalar o maçta tribün hiyerarşisindeki boşluğu ortaya koydu. Çoğu Tayfur'un davetlisi insanlardı. Devlet büyüklerini yuhalamak bizim haddimize düşmez. Beşiktaş'ın karşısında olanın karşısındayız.

    Kapitalist sistem takımlarda istikrar istemiyor. Bizim tribünler sosyal demokrattır. Beşiktaş semti yıllardır sosyal demokrat. O da tribüne yansır. Bizim tribünler hiçbir zaman ikinciliğe düşmemiştir. Kapalı, ayrı bir fenomendir. Anlatılmaz bu, içine girip yaşanmalı.

    Basın, kavga çıksın, reyting yapalım peşinde. 93'ten sonra toplu kavgalar bitti. Esas basın, kafasındaki tel örgüleri kaldırmalı. Onlar reyting için sürekli olarak en küçük olayları körüklüyor.

    Bize yararlı olmayan futbolcuyu göndeririz. Ve gönderdik. Bizim istediğimiz isimler de gitti. Del Bosque'ye Yeniköy Kasabı dersen taraftar olarak sahip çıkamazsın. Eğer beş hafta sonra tribünler Tigana'nın aleyhine dönerse bize laf düşmez.

    Biz, kim başkan seçilirse onun arkasındayız. Onun öncesinde kim güven veriyorsa onu destekleriz. Başkan Demirören iyi niyetinin kurbanı, yanındaki adamları yanlış seçiyor. Bir dönem transferde önüne geleni aldılar

    http://cumaertesi.zaman.com.tr/?bl=8&hn=3593
    1 ...