destekleyenler tarafından "insanların kafasını karıştırma aktivitesi" zannedildiği görülen felsefe dersinin yeni müfredatıdır. bazı akli dengeleri yerinde olmayanların fikirlerinin de içine katıldığı bir bilgi alanı olarak görülmekte, bu akli dengesi yerinde olmayanların "benim kafam karışık başkalarınınkini de karıştırayım" gibi bir amaç doğrultusunda hareket ettikleri ve bundan önceki felsefe müfredatının da bu akli dengesi yerinde olmayanların fikirlerini içerdiği öne sürülmektedir yeni muhafazakar felsefeciler tarafından. bunun da kafası karışık bir toplum yaratma çabası olduğu ve kafası karışık* insanların daha kolay yönetilebilir olduğunu iddia etmektedirler. konuyu din eksenine çekmekten kaçınmaya çalışıyorum ama kısaca bu felsefecilere göre dine inanan ve felsefeye de bu pencereden bakan bireyler daha zor yönetilebilir bir kitleyi oluşturmaktadır. ilginç geldi dimi? evet bana da ilginç geldi. bu dünyada sana ne yapılırsa yapılsın sen nasılsa diğer dünyada cennete gideceksin, kral gibi yaşayacaksın orda, burda zalimler kazanıyor ama sen sabırlı ol diğer dünya sana mutluluk getirecek denilen ve tüm hesaplarını diğer dünyaya havale eden insanlar, felsefe dersi alıp "aklı karışan" insanlardan daha zor yönetiliyor yani. hmm. hangi yönetim biçimi bu insanların daha zor yönetildikleri?
felsefenin bilimsel bir şeymiş gibi "gösterilmeye çalışıldığı" iddiası ise ayrı bir vaka. felsefe varlık, din, siyaset, ahlak, estetik üzerine ve de bilgi ve bilimsel yöntemlerin akla yatkınlığı üzerine kafa yorulan bir düşünme pratiğidir. bu düşünme pratiği sırasında bağımlı kalmak zorunda olduğunuz tek şey akıldır, evet bu anlamda bilimle ortak bir yanı vardır çünkü gözlenen ve üzerinde düşünülen olgu ya da kavramlarla ilgili yapılan yorumların gerçeklikle uygun olması gerektiği konusunda hemfikirdirler; fakat bilimin yöntemleri ve neyin bilimsel bilgi neyin hurafe sayılacağı da bu düşünme pratiğinin konusudur. hiç bir felsefe kuramı bilim değildir fakat bilimin konularını hatta bilimin bizzat ne olması gerektiğini belirleyen bir güce sahiptir, bugün bilim alanı olarak kabul edilen alanların hepsi zamanında felsefenin konusuydu, insanlar bu konularla ilgili sınırsızca akıl yürüttüler ve sonunda bu akıl yürütmelerden bazılarının gözlenen gerçekliği daha iyi açıkladıkları görüldü, bilim alanları oldular ve daha ayrıntılı incelemelere tabi tutuldular. diğer yandan felsefenin bilim gibi gösterilmesinden rahatsız olanlar keşke önce felsefe kelimesinin tanımına baksalardı:
felsefe: 1. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması 2. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü: Tarih felsefesi. Hukuk felsefesi. 3. Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi: Sokrates felsefesi. 4. Dünya görüşü 5. Bir konuda soyut düşünüş *
şimdi gelelim sorulara. hoca kolay sormuş, bu sınav kaçmaz. istediğim sorudan da başlamıyorum. sırayla cevaplarız.
1-) muhafazakar da olsa felsefe felsefedir. niye rahatsız etmektedir?
yine önce tdk'dan gelsin. muhafazakarın tanımına bakalım.
muhafazakar: tutucu.*
felsefeye ne demiştik. varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması. soruyu tekrar alalım.
"tutucu da olsa varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılmasıdır. niye rahatsız etmektedir?
heh şimdi daha güzel çözülür bak bu. şimdi varlığı ve bilgiyi bilimsel olarak araştırırken ben bazı kavramlara hiç girmeyeceğim, bazı konularda tutucu olacağım. örneğin kant'ın* din/ahlak felsefesini ele alalım. ne diyor mesela? tanrının varlığını ya da yokluğunu kesin olarak bilebilecek gerekliliklerden yoksunuz diyor. fakat pratik bi amaç için tanrının varlığı var sayılabilir, çünkü bu insanın "mutlak iyilik ideali" düşüncesinin bir temsilidir ve bunun varlığına inanmak insanı mutlu edebilir, bazı insanları da kötülük yapmaktan alıkoyabilir. hmm buraya kadar fena değil dimi çok tutmaya gerek yok. ama mesela bu yeni müfredatta sona atılan bilgi felsefesine geldiğimiz zaman kant'ın, görüyoruz ki düşünceyi/muhakemeyi, inançtan, dinden ve hatta doğanın geri kalanından daha üstün bir yere koyuyor. haşa. "neden rahatsız ediyor" du dimi soru, işte bu yüzden rahatsız ediyor. çünkü akıl yürütmeyi "tutucu" hale getirirseniz, insanların düşüncelerini nereden itibaren "tutmanız" gerektiğini belirleyecek bir merciğe ihtiyaç doğar. "kant'ın din/ahlak felsefesi iyiydi de bilgi felsefesi ı ıh olmamış" diyemezsiniz, çünkü felsefi kuramlar bir bütündür ve bir kısmını çıkarırsanız bütün sistem çöker. ayrıca böyle insanlara düşüncelerini nereden itibaren "tutmalarını" söyleyecek bir mercinin varlığı bana "insanların kolay yönetilmesi" konusunu hatırlattı. diğer derslerden.
2-)2- felsefenin bilimsel bir yanı yok iken. diğer felsefelere uygulanmayan "bilimsel değil" falan gibi eleştiriler niye "muhafazakar felsefeye" yöneltilmektedir?
felsefe tanımını bir kez daha yapalım öncelikle.
felsefe: 1. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması
soruyu tekrar alalım:
"Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması"nın bilimsel bir yanı yok iken. diğer felsefelere uygulanmayan "bilimsel değil" falan gibi eleştriler niye "muhafazakar felsefeye" yöneltilmektedir?
tüm felsefe kuramlarının içerdiği varsayımlar bilimsel bulgular kendilerini yanlışladığı anda kabul görmez olur. örneğin descartes ruh/beden ikilemi üzerine kurduğu sistemde ruh ve bedenin iletişim kurduğu nokta ve düşünme yetisinin(yani ruhun) yaratıcısı olarak beyinde pineal gland denen bölgeyi işaret etmiştir. kendi döneminde aktif beyin görüntüleme teknikleri mümkün olmadığı için yanlışlanamamıştır. ancak bugün biliyoruz ki bu bölge uyku/uyanıklık gibi biyolojik ritmlerin düzenlenmesine yaramaktadır, düşünme ve muhakeme yetisi ise beynin frotal loblarında lokalize olmuştur. şimdi biz descartes'ın çıkarımı muhafazakar olduğu için mi onu yanlışladık? hayır. yanlış olduğunu gördük yanlışladık. hee o hala ille de orasıdır derse, o zaman tutuculuk yapıyo deriz tabi.
bir de soruya soruyla karşılık vermek gibi olmasın ama, muhafazakar felsefe nedir? felsefe sadece gazali'den mi ibaret olsun isteniyor.
3-) Biz muhafazakarların niçin felsefeden korktuğumuz zannedilmektedir?
önceki entrymde belirttiğim gibi en ufak sorgulamayı "dine giydirme" olarak algılamanızla ilgili olabilir. diğer yandan tanımları ile aşikar olacağı şekilde muhafazakarlık ve felsefenin kavramsal olarak uzlaşmaz olmaları da bunda bir etkendir.
4-) Verecek cevabımızın ol(a)madığı gibi piyesler niye oynanmaktadır? Verecek cevabımızın olmadığı nereden çıkarılmaktadır?
silinen entrynizde (kimse bilmese de siz biliyorsunuz) felsefe müfredatına ilişkin en ufak bir yorum yapmamanız ve sadece "dine saldırılıyor" çığırtkanlığı yapmanız, konuyla ilgili verecek cevabınız olmadığı görüşünü doğurmuştur. halen bastıramadığınız cevaplar vermek yerine sorular sorma isteğiniz de bu görüşü pekiştirmektedir.
5-)islama inanmıyorsanız, inanmadığınız şeyin içeriği sizi niçin ilgilendirmektedir?
millet eylensindir işte kendi kendine. niye insanları yola getirmek(!) gibi bir çabanız vardır?
bu başlık altında bizi ilgilendiren şey islamın içeriği değil felsefe derslerinin içeriğidir. diğer başlıklarda neden bu konuyla ilgili konuştuğumuz soruluyorsa, çok benzer bir soruya gerekli cevabı vermiştim. bakınız soru bu #6811377, cevap bu #6811496. yoksa kimse dinden bahsetmese dinin konusunu açacak ateistlerden değilim allahıma şükür.
6-)bilimsel hakikatler size göre Tanrının varlığını, peygamberlerini ve kitaplarını ispatlamıyorsa, olmadığını da ispatlamamaktadır. Niçin bu yönünü de dikkate almıyorsunuz?
evet bilimsel hakikatler tanrının olmadığını ispatlamamaktadır, bu yönünü dikkate alıyoruz. fakat allah'ın olmadığını ispatlamaktadır. kutsal kitaplarda mutlak gerçekler olarak sunulanlar teker teker çürütülmektedir. ancak bu da zaman meselesidir, dinlerin evrimi kaçınılmaz olarak deizme gidecektir. bugün boynunda haç kolyesi olan kızı bardan eve götürüp kolyeyi dişlerinle söküp sevişebiliyorsan, içkimi de içerim orucumu da tutarım diyebilen insanlar çıkmaya başlıyorsa, şu an bulunduğum ülkede kara çarşaflılar kocalarını başka milletten üstelik hristiyanlarla aldatabiliyorlarsa, her şey zaman meselesi demektir.
7-)Niçin bilimi evrendeki bilim adamlarının toplamından bile daha iyi biliyormuş ve açıklanmamış bir mevzu kalmamış gibi hareket edip bilimsellikten dem vuruyorsunuz? Bilimin gün geçtikçe yaratılış hakikatine (bana göre hakikattir. size göre olmayabilir. belki sizden bir adım öndeyimdir.) yaklaşmakta olduğuna ne diyeceksiniz?
kendim de naçizane bir bilim adamıyım, üniversitelerde çalıştım, kendi alanımdaki gelişmelere hakimim, diğer alanlardan az çok haberdarım. "bilimi evrendeki bilim adamlarının toplamından bile daha iyi biliyormuş ve açıklanmamış bir mevzu kalmamış gibi hareket etmem" ya sizin abartmanız ya da sizin bilgisizliğinizin benim burada bahsettiğim ufak tefek konuları büyük açıklamalar olarak görmenizden kaynaklanan bir yanılgı. açıklanmamış bir mevzu kalmış olsaydı bilim olmazdı, din de olmazdı, dolayısıyla bu iddia bana ait değil. bilimin gün geçtikçe yaradılış gerçeğine yaklaştığı düşüncesi ise bilimi sözlükten ya da adnan oktar'dan takip etme alışkanlığında olmanın bir sonucu olabilir. bir insanın bilimsel teorilere karşı argümanlar öne sürüyor olması gülünç olmasını gerektirmez dolayısıyla adnan oktar'ın gülünç olmasının sebebi yalnız başına evrime karşı argümanlar öne sürmesi değildir. fakat öne sürdüklerinin gülünç olduğunu anlamak için söz konusu teorileri orijinal kaynaklarından öğrenmek gerekir. bu yüzden bizler için gülünçtür. bilimin yaradılış gerçeğine yaklaştığı iddiası ise hani platon'un biz ışık vuran mağarada yalnızca duvara vuran gölgeleri gerçekler sanıyoruz demesi var ya, işte aynen öyle bir şeydir. birisi ortaya bir teori atar, milyonlarca makale bunu destekler bulgulara ulaşır, birileri bunu teoriden anlamayanlarca anlaşılacak şekilde çürütme iddiasına bürünür, teoriden anlamayanlar inanır ve bu gördükleri gölgeleri gerçek zannederler.
8-)Niçin "hepsini çürütürüm, son noktayı koyarım" edası ile ortalıkta gezinmektesiniz? Kimsiniz? Elinize verilmiş özgür iradeyi hoyratça kullanmakla kime ne fayda sağlayabilir ya da kime ne zarar verebilirsiniz? Bu iddialı çalışmalarınızla(!) Evrene, insanlığa nasıl bir katkınız olmuştur?
son noktayı koyma edasını nasıl tanımlıyorsunuz bilmiyorum ama söylediklerime cevap vermek yerine kişisel saldırıya geçilmesi bahsettiğim konularda son noktayı koymuş hale getirmektedir beni. kim olduğum sizi ilgilendirmez, bu platformda sizi ilgilendiren şey fikirlerim olmalıdır. fikirlerimi savunmakla evrene insanlığa katkı yapmamın nasıl bir ilgisi olduğunu anlayamamakla birlikte şahsınız kim olduğunuzu yapıyorsanız ne iş yaptığınızı evrene katkılarınızı benimle paylaşacak olursanız sizi karşılıksız bırakmayacağımdır.
9-)iman sahibi insanların size ne zararı olmuştur? (Size hakaret edenler müstesna ki benzer şeyleri siz de onlara yapmaktasınız.) Allah'a inanmanın insanın kendisine, toplumuna yada çevresine ne gibi zararları vardır?
iman edenlerin bana bir zararı olmadığını önceki entrymde şu şekilde belirttim
--spoiler--
islama ve diğer dinlere gerekirse giydiririm giydirmişliğim de var şurdan başla bak okumaya 1 haftada anca bitirirsin #6796022, #6796492, #6804419, #6810248, #6811304,#6812380 ama müslümanlara, hele inancını reklam etmeyen, inançsızlığa saldırmayan müslümanlara neden giydireyim? benim anam babam müslüman kendi nüfus cüzdanımda müslüman yazıyo, nedir bu sürekli tehdit algılayışı biraz inancınıza güvenin.
--spoiler--
ancak entryleri okumadan cevap yazma gibi bir hastalıktan muzdaripsiniz heralde. buna rağmen inananlara hakaret ettiğim iddiası destek toplamak için dinci çığırtkanlığı yapmaktan başka bir şey değildir. allah'a inanmanın insanın kendisine, toplumuna yada çevresine ne gibi zararları vardır? sorusu hem yararları hem zararlarıyla genel olarak yine önceki entryde linkini verdiğim ama okumadığınız #6812380 entrysinde anlatılmıştır. daha spesifik sorularla gelirseniz daha spesifik cevaplar da veririm. yeter ki siz okuyun. oku.
10-)"Araştırmayın" diye bir ilahi emir yok iken Niçin böyleymiş gibi göstermektesiniz? Körü körüne inanları kastediyorsanız Körü körüne inanmayalar için veya körü körüne başka bir şeylere inananlar için niye çabalamıyorsunuz?
"araştırmayın" diye bir ilahi emir yoktur ama allah'ın hikmetinden sual olunmaz, inanmıyorum derseniz azaplar sizi beklemektedir, tanrıya olmasa bile herhangi bir dine ve orada anlatılan "hakikatlerin" gerçekliğinden şüpheye düşmenize sebep olabilecek her türlü bilgi alanı yasak elmadır. hoş ilahi emirler de bazılarını bağlamıyor olsa gerek. oku diyoruz okumuyorsunuz. körü körüne inanmayanlar için benim çabalamama gerek yok onlar kendilerini kurtarırlar, körü körüne başka bir şeylere inananlardan kastınız putperestler, hindular ve kemalistlerse onlara da yeri geldiğinde düşüncemi söylüyorum.
- hocam bitirdim sınavı çıkabilir miyim?
- olmaz ilk 15 dakka dışarı salmıyoruz.
******
- nası geçti hacı?
- 100 bekliyorum. notumu kırarsa kağıdımı ve cevap anahtarını görmek isticem.