kadınların zorladığı "aile" kurumunun çökmeye başladığının ilk işaretidir. çünkü artık kadınlar kendi ürettikleri kurumları bir bir yıkıyorlar.
erkek özgürdü. ta ki kadın onu evcilleştirene kadar. ve kendini koruyabilmek için, o erkeği "ev", "aile", "iş" gibi kurumlara hapsetti. sonrası geldi.. kadını korumak için şehirler, devletler, ordular kuruldu. onu eğlendirmek için edebiyat, sanat ve sinema icad edildi.
erkeğin tüm edimleri, kadının istekleri üzerine inşaa edilip toplum denilen mahlukat yapılandırıldı..
anaerkilliğin bir sonucu olan kapitalizm yeni ekonomik döngüsüyle, insanları "unisex" olmaya zorladıkça, anaerkilliğin kalıntılarını da bir bir süpürüyor. "aile", "baba", "yuva", "anne" gibi toplumun yeni jenerasyonu üretme işleyişi bozuluyor. ama ilginçtir bu bozulmanın tüm sonuçları "erkekler" üzerinde görülüyor.
tabii feminist bir açıyla bakarsak, şöyle cevap verebildirdik: ataerkil dil içerisinde bir kadın için "dışarısı" yasaktır. tinerciler de dışarıda yatıp kalktığına göre, tinerci çocuklardan hiçbiri "kadın" değildir. erkekler... vs. vs. bıdı bıdı..
bırakalım bunları.. kadınlar kendi yarattıkları toplumu şimdi yeniden inşaa edebilmek için yıkıyorlar..
ama fark etmedikleri bir şey var.. kadınlar özgürleştikçe, erkekler "bir daha evcilleştirilemeyecek" ölçüde özgürleşiyorlar. kadına yönelik şiddetin, tecavüzlerin, sokak çocuklarının sayısının feminizm bilinci arttıkça artması bundandır.