çağan ırmak imzası taşıyan 2009 yılının başarılı filmlerinden biri. filmin görüntü yönetmenliğini gökhan tiryaki yapmış. tiryaki, son dönem filmlerinde adı sıkça geçen ve başarısından söz ettiren bir görüntü yönetmeni. zaten filmdeki görüntüde bir çok noktada etkileyicilik sözkonusu. tiryaki, bu film sayesinde çok daha iyi filmlere imza atacaktır.
çağan ırmak'ın bu filmden önce ıssız adam gibi bir piyasa filmine imzası atması, bu başarılı filmden sonra da bir piyasa filmi gelir mi endişesine düşürdü beni. özellikle oyunculuk ve görüntüde böyle başarılı bir film yapılıyorsa, izleyici olarak bundan sonra daha iyisini beklemek hakkımız olur. umarız yönetmen piyasa filmleri çekmekten vazgeçer de, bundan sonra da böyle filmler izleyebiliriz.
filmin başrolünde meral çetinkaya (gülseren), erdem akakçe (egemen) rol almış. bana soran olsaydı, kesinlikle bu film meral çetinkaya'nın oyunculuğuyla coşmuş derdim. elbette erdem akakçe'nin hakkını yememek lazım. o da bu film ile türk sinemasında isminden daha fazla söz ettireceğe benzer. iki oyuncuyu da ilk olarak tv dizilerinde görmüştüm. meral çetinkaya, bizimkiler dizisinin ayla teyzesi, erdem akakçe ise biz size aşık olduk dizisinde panikatak hastası genç bir adam olan harun'u idi. iki oyuncunun da tiyatrodan geldiği elbette göz ardı edilmemeli.
film çok yabancı gelmiyor ilk başta. birkaç dakika içinde nerden tanıdık geldiğini buluyorsunuz zaten. bir tür throw momma from the train (annemi trenden nasıl atarım) izleyeceğimi düşündüm ben açıkçası. konu örgüsü de bu filmle benzerlik göstermekte. konu açısından çok da özgün bir film olduğu söylenemez. senaryo sahibi çağan ırmak'ın bu benzerliği göz ardı ettiğini düşünmek istiyorum elbet. yoksa 1987 yapımı bir filmi tekrar çekmiş değil. elbette konuda değişiklik söz konusu fakat ilk izlenim bu oluyor.
filmi izleyenlerin, filmdeki ağır hava ve karanlık sebebiyle (bana göre demirkubuz filmi olamayacak kadar aydınlık) zeki demirkubuz filmi etkisinde, hatta yönetmeni bilinmese demirkubuz filmi olabileceğinin düşünülmesi konusunda yorumlar yapılmakta. bu film, demirkubuz filmi olamayacak tüm özellikleri toplamış. yönetmenlerin birbirinden etkilenmesi olağandır, lakin bir yönetmenin filmindeki tadı, diğer yönetmenin filmlerinde bulmak mümkün değildir.
karanlıktakiler. yalnızlığa itilmiş insanların yaşadığı olayların diğer insanlar üzerinde de karanlık etkisini anlatıyor bu film. yalnızlık her zaman seçim değil. zaten kim inanır ki bunun seçim olacağına? insanlar görmek ve kabullenmek istediklerinden kaçtıkça, daha da karanlığa gömülüyor; bu film gerçekleri unutarak onlardan kaçmanın zararlarını anlatıyor. filmin sonunda, gülseren'in oğlu egemen tarafından biraz da alkol ve uyuşturucu sayesinde geçmişini hatırlaması, olanlarla yüzleşmesi, karanlıktan ve ailesinin onu hapsettiği evden kurtuluşu ile son buluyor. son sahnede gülseren'in yüzündeki gülümseme, izleyeni de gülümsetiyor. iyi son diye buna derim ben, psikolojik travmadan kurtulmak!