kafamda tür karmaşası yaratmış film. çıkınca ilk sorduğum soru ben bir film mi (kurmaca) yoksa bir belgesel mi izledim oldu. altın portakal da en iyi ilk film, altın kozada siyad en iyi film, uluslararası ortadoğu filmleri festivali'nde de en iyi belgesel ödülü almış. iki dil bir bavul bir belgeseldir. altın portakalda da belgesel dalında değerlendirilmeliydi. politik tarafı nedeniyle belgesel olması da film olmasından iyidir, çünkü birileri çıkıp güneydoğunun filmdeki temsiline gerçekçi olmadığı yönünde bir itiraz getiremez.
gelelim teknik ve estetik boyutlara, birkaç yerde insanlar (oyuncu dememek için) kameraya baktılar. bunu bir teknik kusur olarak değerlendirmek gerekir. sınıf içi çekimlerde bazı kadrajlar bence başarısızdı. (pencereden güneşin girdiği o çok hoş kareyi ayırmak gerek.) örneğin birkaç karede öğretmenin yüzü neredeyse sadece burnu kalacak kadar görünmüş. iki dil tamam, ama bavul yerine daha iyi bir kelime bulunabilirdi diye düşünüyorum. bu yorumun çok kişisel olduğunu kabul ederim ama örneğin okul ya da sınıf bavuldan daha ilişkili durmuyor mu? dış mekân çekimler ise birbirinden güzeldi. genel olarak bakarsak oldukça başarılı bir belgesel olduğunu düşünüyorum. tam da günceli yakalayarak çok güçlü bir söyleme sahip: anadilde eğitim haktır.