"Dışişleri Bakan Yardımcısı dün beni makamına davet etti. Biz 'Nedir'? diye telefonla konuyu sorduk. Bize verilen intiba, Bakan Yardımcısı ile daha önce tespit edilen randevunun öne alındığıydı. Bu bir tanışma, bir nezaket randevusuydu. Biliyorsunuz, ben görevime 3.5 ay kadar önce başladım. Bu ziyaretim, bir nezaket ziyareti içinde yapılacaktı. Dün telefon edildiğinde bu nezaket ziyaretinin ele alındığı söylendi.
Sorulmasına rağmen toplantıda kesinlikle Kurtlar Vadisi veya başka bir konunun gündeme gelebileceği yönünde hiçbir bilgi verilmedi.
GAYET iYi KARŞILANDIK
Toplantı, israil Parlamentosu'nda oldu. Parlamento'ya gittiğimizde gayet iyi karşılandık. Birisi bizi kapıda karşıladı, yukarı kadar götürdü.
Sayın Ayalon'un Meclisteki odasına çıktık. Kapıda sadece 1 dakikalık bir aksama oldu. Ondan sonra kapı açıldı, içeri girdik. El sıkışıldı, gayet iyi bir şekilde karşılandık. Kendisi 'Böyle acele çağrıldığım için özür dilerim' gibi ifadelerde bulundu, iltifat etti ve 'hoş geldiniz' dedi.
YA KARIŞIK OTURACAKTIK, YA KOLTUĞA OTURACAKTIM
Ben hâlâ bir tanışma ziyareti için gitmiş olduğumu düşünüyordum. Küçücük bir odada üç kişilik bir koltuk vardı. Müsteşar arkadaşımla biz oraya oturduk, 4 tane de sandalye vardı. Zaten onlar 4 kişilerdi. Ya karışık oturacaktık ya da ben koltuğa oturacaktım. Koltuklar arasında 3-4 santim fark olduğunu ben fark etmedim.
iBRANiCE OLDUĞU iÇiN ANLAMADIM
Doğrusu böyle bir şeyin gündeme getirilebileceği aklıma bile gelmedi. Daha sonra görüşme bittikten sonra o sırada fark etmedim ama müsteşar arkadaşım fark etti; gazeteci ibranice Ayolan'a bir şey söylemiş, o da çok kısa bir şekilde ibranice bir şeyler söylemiş.
Toplantı bittikten sonra Kudüs'ten Tel Aviv'e gelmeden, bunlar herhalde internet sitelerine israil Dışişleri Bakanlığı tarafından verildi. 'El sıkışırken fotoğraf çekemezsiniz', 'Büyükelçi daha alçak bir koltukta oturuyor' gibi ifadelerde bulunduğu bugünkü gazetelerde yazıyor. ibranice olduğu için bizim orada bunu anlamamızın imkanı yok.
CESARETi OLSA iNGiLiZCE SÖYLERDi
Eğer Bakan Yardımcısı bu ifadeleri ibranice değil ingilizce kullanmak cesaretini gösterebilseydi kendisine gerekli cevabı anında verirdik. Bakan Yardımcısı bunları ingilizce söylemek cesaretini gösteremediği gibi tercüme etmek nezaketini de gösteremedi.
SADECE DiZiYi KONUŞTUK
Dizi hakkında üzüntülerini belirttiler, dizide bazı sahnelerin kendilerini rencide ettiğini söylediler. Ve dizi dışında başka hiçbir şey konuşulmadı.
OYUN OYNANDI
Hatta Sayın Bakan Yardımcısına 'içeride çok basın var' dedim. Kendisinin cevabı da 'Türkiye gibi büyük bir ülkenin büyükelçisisiniz, basının ilgi göstermesi normaldir' oldu. Tamamen bir oyun oynandığı kesin.
GERÇEK DEĞiL
Bütün bu olayın patlamasına sebep olan ibranice ifadeleri, benim biraz daha alçak bir koltukta oturduğum filan gibi bunlar gerçek değil. Odaya giren herkes bunun gerçek olmadığını tespit edebilir. Dediğim gibi, ben kimse tarafından oturtulmadım, odaya girdiğim zaman üçlü koltuğa biz yöneldik.
TÜRK BAYRAĞI OLMAMASI NORMAL
Bir büyükelçinin, dışişleri bakanlığındaki bir toplantıya gittiği zaman Türk bayrağı konması gibi zaten bir adet yoktur. Bir israill Milletvekili ve Bakan Yardımcısı'nın odasında da israil bayrağı olması gayet normaldir.
BiLSEM TERK EDERDiM
Bilseydim odayı terk ederdim. Hiçbir kimse Türk Büyükelçisi'ni daha aşağı bir yere oturmak gibi bir ifade kullanılamaz.
3-4 SANTiM DAHA ÜSTÜN MÜ YAPIYOR?
Zaten bu son derece saçma bir olay; bir koltuk ile öteki arasında 3-4 santim fark olması, Bakan Yardımcısını daha üstün bir duruma mı sokuyor?
2000-2004 yılları arasında Şam'da görev yaptım. Abdullah Öcalan, Şam'dan atıldıktan sonra görevime gittim. Atina'da da görev yaptım. O dönemde Türk-Yunan ilişkilerinde çok zor dönemler yaşanmıştı. 35 senelik diplomatlık hayatımda böyle mizansen davranışı hiç yaşamadım.
iLKEL KAFA DÜŞÜNÜR ANCAK
O küçücük odada nereye oturulacağı, sandalyenin mi yüksek olduğu, koltuğun, sandalyenin markası filan ancak ilkel bir kafanın düşünebileceği hususlar olduğunu söylemek zorundayım. Bugün israil basının da bu olaya gösterilen tepkinin ve israilli dostlarımızdan Türkiye ile israil ilişkisi geliştirmek için çalışan birçok insandan özür için aldığımız faks, telefon ve mektuplar dün yapılan olayın çirkinliğini ortaya koyması bakımından bizim için de ilginç bir gelişme oldu.