biliyor musun her şey seninle güzeldi. ruhum dalgalanırdı o zamanlar; erkeklerin kadınları devamlı değişken bir ruh haline sahip olmakla itham ettikleri gibi. nefes almak güzeldi, sinirlenmek güzeldi, kontrolünü kaybetmek ve duvarları yumruklamak güzeldi. kısacası yaşamak güzeldi.
sonra savrulduk, darmadağın olduk. darmadağın oldum. koca bir boşluktayken; yeryüzüne yukarıdan bakarken, altımda yürüyen, aceleyle koşuşturan insanları anlayamazken ben; aslında neleri yitirdiğimi anlayamıyordum. cahillik mutluluğuydu bu bir tür; düşünmek yok, irdelemek yok, sorgulamak yok; hatta özlemek, sevmek , arzulamak yoktu. şehvet yoktu, tutku yoktu ki.. yaşanan her saniyeye; her saliseye sonsuz anlamlar yükleyen o kocaman ama bir o kadar da masum adam yoktu artık.
gece gece can sıkıntısından öylesine açılan televizyon , fondan gelen dizeler:
" beklenmedik bir anda, ayrılık gelip çatsa
seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana..."
ben seni düşünmeyerek; sanki geçirilen kısa bir sinir krizini, şok halini tıpkı uyuşturucuymuş gibi içselleştirirken kendimi koruduğumu sanmıştım; acı çekmeyerek tekrar var olmama gerek kalmayacaktı, benliğimi kaybetmeyecektim.