Ankara'da en son belediye seçimlerinde, Türközü mahallesinde, kendi gözlerimle şahit olduğum durumdur. Üstelik belediyenin kamyonları ve işçileri kullanılmakta ve Melih Gökçek'e oy verilmesi istenmekteydi. Diğer bir gördüğüm olay ise bir önceki seçimlerde, Ağrı ilimizde, çeyrek altın karşılığında Kuran'a el bastırılarak, AKP adayına oy verileceğine dair yemin ettirilmesi olayı idi.
Herşeye rağmen, bu durumu sadece bir partiye değil, belli bir zihniyete mal etmek lazımdır. Bugün AKP olur, yarın BKP, öbür gün CHP. Bütün bunlara, hesap verilebilirlik ve şeffaflığın nüfuz etmediği toplum yapısı sebeptir. Ülkemizde, sadece bir cemaat himayesindeki fakirler yardım görülürken, diğerlerinin alması gereken yardımlar kesilirken, böylesi olaylar kanıksanır hale gelmiştir. Çalışıp sigorta pirimini ödeyen işçi ilaç parasını alamazken; Yeşil kart sahipleri, hiç bir çalışma veya prim ödemesi yapmadan; boş beleş istediği ilacı alabilmektedir. Yeşil kart sahiplerinin çok azı gerçekten fakir durumda. Büyük kısmı sahte belgeler düzenleyerek, muhtarlardan fason belge alarak, beleşçi-suistimalci (yani hırsız-namussuz)biçimde toplumun sırtında asalaktır. Yeşil kart istatsitikleri neden açıklanmıyor? Çalışıp prim ödeyen vatandaş, alın size adalet....
insanlarda namus sadece bacak arasında görülmekte, ancak hırsızlık ayıp görülmemekte. Sorgulamanın ayıp ve günah sayıldığı bir ülkede biz daha çoook hayıflanırız. Unutmayın, o kömürler herkezin ortak parası olan devlet bütçesinden dağıtılmakta ise, hiçbir siyasetçi namına dağıtılamaz; oy şantajına bağlanmadan, kanun-nizam uyarınca dağıtılır, bu işin kaymağını da belli bir kesim yemez. Denetimin olmadığı yerde, susuz köylere beyaz eşya yollanır, bunu yapan kişi de ceza almaz. Bu topluma böyle iktidar.