srailin dizilerimize bile müdahale edecek yetkiyi kendisinde görmesinden ileri gelmektedir.
illa ki bize bir etkisi olacaktır , ama millet olarak dizleri üstüne yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğlediğimiz için israil istediği psikolojik etkinliği elde edemeyecektir.
tabii ki bunda abd'nin ortadoğuda "rüzgar taktiğinin işe yaramaması" , israille estirdiği fırtına sonrası ortadoğuda "şapkasına sarılan adam" etkisi görülmesi sonucu , türkiye'yi ileri sürüp "güneş taktiği" ile şapkasını kendi isteğiyle bir kenara bırakan bir ortadoğu görmeyi istemesi etkili olabilir.
fakat neden "artık" bizim de kendi planlarımız olmasın ? bunu akp bazında değil de , "perde arkasındaki güçler" bazında incelemek özellikle daha geniş bir bakış açısı kazandıracaktır diye düşünüyorum...zira bunca oyuna rağmen ayakta kalması , türk ve islam dünyasının da karşı taraftaki "piramit çalışanları" kadar olmasa da "gizli bir ajandaya" sahip olduğunu gösteriyor.belki de ben böyle inanmak istiyorum...
karşılıklı bir savaş sözkonusu...
davosta tepki veriyoruz , beklentinin aksine yerel seçimlerde iktidar oy kaybediyor.
mısırda başbakan açıklama yapıyor "israil bizim hava sahamızı kullanırsa deprem etkisi yaratırız" diyoruz , ardından reşadiye de 8 asker şehit oluyor "one minute" içerisinde.
kozmik odaya baskın düzenlenen hakime "8" kurşun gönderiliyor...
1 mart tezkeresini geçirmiyoruz , askerimizin başına çuval geçiriliyor.bu olay üzerine film yapan kurtlar vadisi dizisi abd tarafından kötüleniyor...fotoğraflarla sabit olan işkenceler reddediliyor.aynı dizi ekibi 28 şubat sürecini ve ergenekonu kötüler nitelikte yayın yapmaya başladıktan sonra ara vermek zorunda kalıyor ve daha sonra sanki taraf değiştiriyor.yine aynı ekip gladio isimli bir film yapıyor , fakat gariptir filmin içeriği sadece fragmanda işlenen sözlerle sınırlı kalıyor...
hatırlarsınız , amerikada bir enstitü de türkiye de patlama yapılırsa ne olur konusu tartışılıyor , sonra ankarada ankarayı hava uçuracak kadar etkiye sahip bomba yüklü araç bulunuyor."ankara" , parti bazında değil , devlet bazında iktidarın sembolü...
abdülhamit henüz tahttayken ,27 nisan da taksim'de ittihatçılar "irtica geliyor , vatan elden gidiyor" demişlerdi ve ardından iktidarı ele geçirmişlerdi.yüzyıl sonra yine bir 27 nisan günü ahmet necdet sezer taksim'de kışlada "irtica geliyor , vatan elden gidiyor" manasına gelen sözler ediyor.fakat tarihin aksine bu kez iktidar el değiştirmiyor , devrilmek istenen iktidarın cumhurbaşkanı adayı açıklanıyor...
cfr'nin lideri henry kissenger'a benzetilen bir dışişleri bakanı iş başına geliyor , ardından proaktif bir dış politika sergileniyor...
kosova'nın kuruluşunda etkili olduğu iddia edilen muhsin yazıcıoğlu kosova bağımsızlığını ilan ettikten çok da geçmeden bir helikopter kazasında ölüyor...
dtp kapatılırken , akp'nin kapatılma davasının esas adamı savcı -yasa itibariyle- yine başrölde , fakat en çok tepki çeken emine ayna hakkında tek bir iddia yok...
şamil tayyar'a hemen ceza kesen yargı , osman baydemir konusunda aynı hıza sahip olamıyor...
göreve gelir gelmez ergenekon sanıklarını ziyarete giden bir genelkurmayabaşkanı başa geliyor.darbe iddialarının odağı haline gelen deniz kuvvetlerine bağlı bir gemide "mesajımı aldınız mı" diyerek ,direkt olarak yargıyı ve medyayı uyarıyor...aynı genelkurmay başkanı israil'le aramızdaki uçak tartışmasında bir hayli sessiz , başkesen tavrından eser yok...
akp'yi , israildeki aşırı sağcı iktidarı ve abd'deki demokratları da aşan bir savaş sözkonusu dünya çapında velhasıl...küresel sermayedarlar ve ulus devlet savunucuları diyalektikle aynı senteze hizmet ediyor , "piramit" "new world order" a doğru hızlıca ilerliyor derken ; sanki başka bir "sancak" devreye girdi , eğer öyle değilse vay halimize...